midyeciler...pislikten lezzet yaratan o şahane insanlar.köşe başlarını tutmuşlardır hep.yüzyüze gelmekten kaçarlar,dur demenizden korkarlar.ve o kadar yüzeysel bir saygıları vardır ki,yaş ayrımı yapmaksızın sizi abi yerine koyarlar.onlara adadığım şu dörtlükle sözlerimi bitiriyorum:
mardinde midyecilik meslek yüksek okulu bitiren gençler, kpss ile yurdun istanbul ve izmir başta olmak üzere diğer gelişmiş şehirlerine atanırlar. tayin oldukları ilk gün çok heyecanlı olan bu gençler memurluğunun bu ilk günlerinde sağlık bakanlığı bünyesinde huzur verici ilaçlar üzerindede çalışırlar.
limon sıkmaktaki marifetleriyle göz kamaştıran, paket olarak alındığında evde tadı berbat olan, ama onların elinden olunca acaip lezzetli midyeler yapan bu abilerimizi kandırmak bizim de hoşumuza gitmiyor ama napalım yahu, öğrenci milleti* . biz de istemezdik yediğimiz 3 midyeden bi tanesinin kabuklarını cebimize atmak ama, eğer okuyorsan midyeci abi, valla zorunluluktan yapıyoruz, yoksa seviyoruz seni...
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları)
sahilde kayalıklarda en samimi dostunuzla demlenirken olur olmaz yerlerden çıkan şahsiyettir. kafamız güzel olduğu için mi geldiğini göremiyoruz yoksa midyelerle beraber denizde mi yaşıyor anlamadım. satmasınıda iyi biliyor pezevenk. genelde her midyeci çocuğun ya annesi hastadır yada kardeşi.
(bkz: midye oğlanın arkadaşın abisine benzemesi)
ilginç insanlardır midyeciler. yeni bir mahalleye satış için geldiklerinde ne kadar it kopuk varsa hepsiyle muhabbet kurarlar. mahallenin kızlarına sakarlar, bela olurlar o mahalleye.
özellikle gece bar ya da disko çıkışlarında hemen kapı önüne konuşlanmış sokak satıcılarıdır. antalya kaleiçinde simurg*önünde duranların midyesi de pek lezzetli söylemeden edemedim.*