cok eziyetli bir şeydir mickey mouse olmak. öyle birşeydir ki mutfakta bir tıkırtı mı var bey serzenisini duyan 5. ramine dalmiş kişiler söyle ağiz tadiyla faredir demeye korkmuşlardir. çünkü mickey mouse arz-ı endam ettimi cetesiyle gelir. goofysi, donald duck'i, minnie mouse falan.
cok ceker minnie mosue'dan mickey cünkü karisi çiğ köfte bile değil yemek kokusuna tahammül edemez. oysa mickey mouse çiğ köfteye bayılır. yanında rakı bir cacık. bu cacığa can mı dayanır? ye allah ye. ama ne yazık ki karısı diet manyağı oldugundan sadece salata yiyen plaza kadinlari gibidir. gerci onlar salata yiye yiye salatalik olmuşlardir ya.
bakmayin siz mickey mouse'un öyle söhretli parali olduğuna. söyle ağiz tadiyla bir cay içemez. flashlar pat pat patlar paparazziler etrafina dolanir. baslarlar sormaya;
- brad pitt ile anjelina jolie evliğini nasil buluyorsunuz?
- niye canınız sıkkın yoksa fenerli misiniz?
- sigara ya zam gelecek mi?
falan filan bir yığın sorular. cocuklar hayirisiz cikmiştir. kücük hayta cikip disneyland'ta otoparkcilik yapmakta büyüğü ise hippilere uyup tibete gitmiştir.
emekliğine az kalmıştır mickey mouse'un arada sırada şu dizlere aklına gelir olur olmadık yerde;
Donmuş tarlalardan geçiyorduk bir vagonla şafakta.
Kızıl bir kanat havalandı karanlığın içinde.
Ve birden koşarak bir tavşan geçti yoldan.
içimizden biri eliyle gösterdi bize.
Aradan çok zaman geçti. Artık ikisi de sağ değil,
Ne tavşan, ne de tavşanı eliyle gösteren adam.
