yarınımı bilmiyorum, dünümü hatırlamıyorum, bir bitki gibi yaşıyorum, ama dur! ben sigara içiyorum, bitkiler sigara içmezdi değil mi?
yalnızım, daha önce kimi tanıdıysam gittiler, artık ortada yoklar, sanki bir boklar gibi gidiler hayatıma, tıpkı çıktıkları gibi..
eşsiz değilim, eşsiz değilim derken "evliyim bir eşim var" manasında söylemedim, yani ben tek değilim benim gibi düşünen insanlar elbet vardır, belki binlerce, belki milyonlarca belki de benim gibi düşünen sadece beynimdir, kim bilir?
karanlık köşelerden geçen kedilere bakıyorum şu kış mevsiminde ama üşüyorlar mı bilmiyorum, yanlarına gitsem ve sorsam "üşüyor musunuz" diye, cevap bile veremezler, çünkü ben zeki değilim ve ukalalık etmek istemem ama "kediler konuşamaz" yok hayır 1 dakika, ben bir kedinin yanına yanaşamam ki zaten, hepsi yanımdan kaçarlar, böylesine lanet bir insanım ben.
ya allah beni cehenneme bile layık görmezse? ya şeytan beni reddederse? melekler kucak açmazsa ve ben yine bir başıma, uçsuz bucaksız yerlerde yalnızlıkla sevişirsem? bunun sorumlusu kediler mi olacak, söylemediğim kelimeler mi?
evet anneme bir kez olsun "seni seviyorum anne" diyemedim, demelimiydim ki? iyi de ben annemi sevmiyorum zaten, hayır! sus! burada konu annem değil, konu yalnızlıkta değil konu benin realistliğim hiç değil.
Her gördüğümde geçen sene yanlışlıkla çöpe attığım şişme kadınımı hatırlıyorum. Onun adı da michelangelo raphaeldi. Çok seviyordum onu be. Hatta bi ara akşam yemeğine bile götürmüştüm. Arada sikiyordum tabi özünü yitirmesin diye.