Leonardo da Vinci'nin kendisine rakip olarak gördüğü tek ressam. enteresan olan nokta şu ki michelangelo ressamlığı heykeltıraşlıktan daha aşağıda gören biri.
ona göre resim sanatı heykel sanatından daha az saygıdeğer.
buna rağmen da vinci gibi tarifi mümkün olmayan bir sanatçının kendisini büyük rakip olarak görmesi ise ne şekilde anlatılır bilemiyorum.
neyse konumuza dönelim; michelangelo, sistine şapeli'nin tavanına '"creazione di adamo" freskini yaparken tanrı'nın olduğu kısmı insan beynine benzeterek; tanrı'nın aslında insanın kafasında oluşturduğu bir yanılgı olduğunu altbilinçe yerleştirmek istemiş ve böylece kendisine bu işi zorla yaptıran papa'ya çok fena ayar vermiş.
zaten rivayetlere göre tanrı yerine kendi yüzünü çizdiği söyleniyor.
28 eylül 1573 - 18 temmuz 1610
barok dönem resminin en belirleyici özelliği olan caravaggioculuk tekniğini geliştiren italyan ressamdır.
dinsel konuları idealleştirerek, geleneksel tavra karşı çıkmış, modellerini sıradan kişiler arasından seçerek gerçekçi bir yaklaşımla betimlemiştir.
tabloları için buyrun burdan yakın; http://images.google.com....r&btnG=Resimlerde+Ara
caravaggio'nun "aziz matta" isimli tablosunun hikayesi çok enteresandır.kilise siparişi üzerine yapılmış ilk tabloda aziz;sıradan bir köylü olarak tasfir edilmiş üzerinde yırtık kıyafetler..şaşkın bir ifade vardır yüzünde...fakat kilise buna tepki gösterir ve bir azizin böyle tasfir edilmesini kabul etmezler.bunun üzerine caravaggio yeni bir aziz matta tablosu yapar..bu defa istenilen gibi uzun ipek kumaşlı kıyafeti başında haresi vs.."sanatın öyküsü" kitabında buradaki yapılan iki tablodaki samimiyet ve hangisinde sanat olduğu sorusu mevcuttur...ikinci tabloda da mükemmel bir el becerisi teknik vardır ama hangisi caravaggio'ya gerçekten aittir... tartışılmaz bile...
martin scorsese, mean streets'den (1973) beri özellikle iç mekan ışıklandırmalarında caravaggio'dan etkilendiğinden bahsetmiştir:
"...
1970'lerin başında Kaliforniya'daydım, ve beni -ve başta Paul Schrader olmak üzere,diğer yönetmenleri- en çok etkileyen şey ışığın ve gölgenin sıradışı kullanımı oldu. Edward Hopper'ın da büyük etkisini hissettik ama oradaki ışık ve gölge, binalar, odalar ve nesnelerle ilgili iken caravaggio'da insanlardır.
çalışmaları hakkında bize en vurucu gelen, onlardaki gerçekçilik olarak algılanabilecek şeyin sıradışı gücü oldu, mesela, Judith'in Holofernes'in kafasını kesişi var, ki zor bir iştir, ve yüzünde görebilirsiniz.
......
caravaggio, mean streets'de kameraman Kent Wakeford ve benim ışık patlamalarının dramatik etkisini almaya çalıştığımız bar sahnelerinde, ve kundun'daki iki kehanet sahnesinde vardır.
......
Aviator'da Leo [DiCaprio]'nun 1946-47 yıllarında gösterim odasında sinir krizi geçiren Howard Hughes olarak bir sahnesi vardır: duvarlar kırmızımsı bir renktir, ve projektörden gelen bir ışık hüzmesi vardır. Özellikle Bob [kameraman Robert Richardson]'un Leo'yu sakallı, tırnakları uzamış, ve bir uçak kazasından dolayı vücudunun %75'i yanmış bir halde beyaz deri bir koltukta oturur ve kafasının arkasında bir ışık hüzmesi varken çektiği sahne. Bana göre bu sahneler tam caravaggio'dan çıkmadır". (*)
Milan'ın 20 - 25 dakika doğusunda küçük bir kasabadır. Sakin temız ve elit insanlar oturur. Sokakları klasik italyan yapıları gibi dar, kalabalık ve arnavut kaldırımlıdır. Ortalıkta dolaşan çocuklar, yüksek sesle konuşup bağırışan kadınlar, bisikletle her yere giden sıradan italyan insanları vardır. Her yerde olduğu gibi bu küçük italyan kasabasında da ingilizce bilen insan sayısı çok azdır. inanılmaz dar yolları vardır ama koşeyi döndüğünüz zaman karşınıza muhteşem şirin bi kaç pub veya trattoria çıkması muhtemeldir. insanlar genelde akşamnşarı bisikletlerle dondurma veya kahve içmek amacıyla küçük masalı, ağaçlıklı şirin cafelerine giderler. Santa Elizabeth adındaki küçük bir kilisesi de vardır. Aynı zamanda bu kiliseninde bir okulu vardır ki çok da fazla lüks olmayıp" bumudur yani avrupa" dedirten bir okuldur. Bu şehrin bazı sokakları sidik kokarken, 2 sokak yukarsının köpüklerle yıkandığını görmeniz size şaşkınlık da yaşatabilir. Bi nevi istanbul dışında Casaba'nın daha sakin, elit ve eğlenceli hali diyebiliriz. insanlar boş kaldıkları her vakitte, 3 -4 aile bir araya gelip barbekü yaparlar. Veya isviçre sınırına veya alplere yakın olması nedeni ile buralarada gezilere giderler. Senenin belirli zamanlarında "Gustar Gandinio" dedikleri bir festivalleri vardır ki gidip görüp yaşamama rağmen hala tam olarak ne olduğunu anlayamadığım bişeydir ancak yine italya'nın her yerinde olduğu gibi kilise çanı ile başlayan, ve çan ile biten, küçük bir köyün etrafındaki kilise ve okulları checkpoint tarzında uğraklar yaparak yemek, içki ve hediyeler kazandığınız bir organzasyondur.
derek jarman 'ın michelangelo merisi da caravaggio 'nun hayatını anlattığı filmi. 1987 yılında istanbul film festivali 'nde jüri özel ödülünü almıştır. sıkabilir, sanatçıya merakı olmayanları cezbetmeyecek bir film. bir de post production aşamasında 2007 yılında gösterime girecek bir biyografi yapıt geliyormuş, sabırsızlıkla bekliyoruz. detaylar için, http://www.imdb.com/title/tt0814042/
milano 'lu arıza ve aykırı ressam. her sıra dışı yetenek gibi normal olmayan yönleri vardır. bulduğu ölü bedenleri eve getirerek model olarak kullandığı söylenir, meryem ana figürü bu söylentiye konu olan en ciddi örnektir. kilisenin sipariş ettiği resimlerdeki azizleri ve peygamberleri hırsız veya ayyaş gibi resmedecek kadar asidir. eserlerindeki feminenlik onun gay olduğu söylentisine yol açmıştır. günümüz gay ressamları da kendisini örnek alır. sarhoşken bir arbede sırasında adam öldürür ve ömrünün son yıllarını kaçarak geçirir. bir alıntı: "hangi kente gitse, sakinleri onu görmezden geldi çünkü bakire anne ve isa gibi olağanüstü eserlerini yaratmakla meşguldü."
bir insanın kendine dönüp vahşetini bu kadar katı verebilen bir başka ressam olamaz sanırım. caravaggio tarzı denilen bir üslup yakalayıp, barok çağı açmıştır resimde.
1500 lerin sonu 1600 lerin başında roma da haydutluk yapmış, kiliseye yaptığı resimlerin beğenilmemesine fena içerlemiş, sevdiği kadın için cinayet işlemiş, hakkında ölüm fermanı çıkarılmış, muhtelif defalar hapse atılmış, ardından malta ya kaçıp şövalye olmuş, orada da rahat durmayıp bir ay kadar sonra başka bir şövalyeye saldırmış, tekrar hapse atılıp hapisten kaçmış, ardından roma da affedilmiş, roma ya ulaşmak için yola çıkmışken bataklık bir bölgeden geçerken sıtmaya yakalanmış ve bir manastırda hayata veda etmiş gelmiş geçmiş en büyük ressam. bu psikopat abi david and goliaht resminde kendini kafası kesik olarak çizmiştir. şöyle;