michel foucault

entry91 galeri3 video1
    41.
  1. tam ismi: michel paul foucault'dur.
    0 ...
  2. 40.
  3. 39.
  4. (bkz: deliliğin tarihi) her kitaplıkta olması gereken eserlerden biridir.
    0 ...
  5. 38.
  6. Michel Foucault, Fransız düşünür ve tarihçi. Toplumların işleyişini sağlayan kavramlar ve kodlar, özellikle de bir toplumun kendi kendini tanımladığı, dışlama ilkesi üzerine araştırmalarıyla ünlüdür. Çağdaş dil araştırmaları ile toplumsal değişmenin tarihi arasında ilişki kurarak kapitalist toplumların işleyişine yeni bir eleştirel bakış açısıyla yaklaşmıştır.

    Paris'teki Yüksek Öğretmen Okulu'ndan (École Normale Supérieure) 1948'de felsefe diploması alarak mezun oldu; 1950'de psikoloji, 1952'de psikopataloji diploması aldı. Deliliğin tarihi; üzerine çalışmasını doktora tezi olarak sunan Foucault, 1960-1968 yılları arasında Clermont-Ferrand Üniversitesi'nde felsefe dersleri verdi. 1968'de Vincennes Üniversitesi'nde felsefe profesörü oldu. 1970'de başlayan Collége de France'taki düşünce sistemleri tarihi profesörlüğünü yaşamının sonuna kadar sürdürdü. Yaşamı boyunca, Avrupa'da çeşitli toplumsal ve siyasal sorunlar çevresinde gelişen aydın hareketlerin içinde yer aldı.

    Foucault, ilk çalışmalarında akıl hastalığı konusuna eğildi ve toplumda, akla aykırı; kavramının oluşmasını ele aldı. Toplumsal bir kurum olarak akıl hastanesinin gelişmesini inceleyerek , akıl hastası nitelemesinin, her toplumun kendisinden farklı olanı belirleme gereksiniminin bir sonucu olduğunu öne sürdü. Mallaide mentale et personalite (1954; Akıl Hastalığı ve Kişilik) ile Folie et deraison: Histoire de la folie a l'age classique (1961; Delilik ve Akla Aykırılık: Klasik Çağda Deliliğin Tarihi) bu dönemin ürünleriydi. Foucault, Folie et deraison'da, orta çağda ve 17-18. yüzyıllarda cüzzamın yol açtığı toplumdan dışlanmışlık konumunu inceledi. Freud ile önceki psikiyatri kuramları arasındaki ilişkiyi ele aldı.

    Michel Foucault, Deliliğin Tarihi'nde, deliliğin gündelik yaşamın bir parçası sayıldığı, kaçıklarla çılgınların sokaklarda ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları Orta Çağdan, tehlikeli sayılmaya başladıkları, tımarhanelere kapatıldıkları, öteki insanlarla aralarına ilk kez duvarların çekildiği on sekizinci yüzyıla kadar, Batı'da deliliğin arkeolojisini irdeliyor.

    Deliliğin fantastik dünyasında dolaşırken Foucault, aslında "deli"nin bize onun deli olduğuna karar veren, onu öyle konumlandıran genel toplumsal harita üzerinde işgal ettiği yer itibariyle yansıdığını gösteriyor. Her çağın kendi ütopyası içinde kendini arındırdığı, saflaştırdığı, idealleştirdiği tarihsel yolculukta, delinin bu arınma ayin ve oyunundaki yerini ve rolünü kavramamızı sağlıyor. Bu nedenle, Deliliğin Tarihi, aynı zamanda aklın tarihinin ana hatlarını da ortaya koyuyor: Akıl, kendini ancak deliliğin zıddında, deliliğin zıddı olarak tanımlayabiliyor. Öyleyse delilik, toplum düzeninin varlığı için gerekli; çünkü bu düzen ancak kendi negatifinin aynasında kimlik bulabiliyor.

    alıntı
    1 ...
  7. 37.
  8. &feature=related
    1 ...
  9. 36.
  10. 'herkesin birbirine benzediği bir yer de hiç kimse yoktur.'' demiş büyük yazar.
    2 ...
  11. 35.
  12. governmentality denilen bir kavramı yaratmış olan büyük düşünür, siyaset felsefesici. liberal ve neoliberal yönetim tarzlarının nasıl ortaya çıktığını ve bu yönetim tarzlarının insanları nasıl ve hangi taktikleri kullanarak uysallaştırdığını, disipline ettiğini eserlerinde göstermektedir. özellikle de bio-politics denilen nüfusların istatik bilimiyle kontrol edilmesi, zenginleşmek için daha çok insana ihtiyaç duyulması ve burada da ortaya insan bedenine bir önem atfedilmesi meselesinin ortaya çıkması vardır. yani foucault'ya göre liberalism ve daha sonra neoliberalism insanı tekrardan başka formlarda ve disiplinlerde üretmiştir. artık aslolan insanın yaşatılması çünkü çalıştırmak için çok fazla insana ihtiyaç vardır ve ne kadar çok insan olursa işgücüne ödenen para o kadar azalır.

    foucault nazarımda marxist kuramın sınıf bilinci analizinden devrimci analize uzanan yapısını yerle yeksan etmiştir. marxistler ağır sanayi ve üretim koşullarında çalışan proleterler zaman içinde sömürüldükce sınıfsal bilinç ortaya çıkacağını ve bunun işçileri bir araya getirip direnişe ve daha sonra devrime varacağını söylemektedir. foucault ise "durun bakalım siz çok iyimsersiniz" der ve ekler "sistem size disipline edilmiş ve bu sisteme neden direnmemesi gerektiği öğretilmiş işçiyi yaratmıştır, kapital de bu işçiyi kullanmaktadır." der ki marxist söylem bu aşamada foucault tarafından yıkılmış olur.
    1 ...
  13. 34.
  14. postyapısalcı literatürün önde gelen isimlerindendir. deliliğin tarihi-cinsellik üzerine yoğun çalışmaları vardır. nietzsche nin görüşlerinden yoğun miktarda etkilenmiş olan foucault, las meninas tablosunu açıklayarak başladığı kelimeler ve şeyler adlı kitabıyla varlığını ispat ettirmiştir.
    1 ...
  15. 33.
  16. 32.
  17. ölü olduğunu düşündüğü için kendini asan bir adamın öyküsünü yazmış hem kel hem ağır insan. AIDS'ten ölmüştür.

    gömüldü mü bilmiyorum ama gömüldüyse nereye gömüldüğünü fena merak etmekteyim.
    0 ...
  18. 31.
  19. 30.
  20. düşünürün seçme yazılarından oluşan bir başka eser de (bkz: büyük kapatılma)'dır.
    0 ...
  21. 29.
  22. bilgi, özne ve iktidar kavramlarına ilişkin çalışma yapanların mutlaka uğraması gereken bir duraktır foucault.
    0 ...
  23. 28.
  24. bugün ölüm yıldönümü olan aşmış fransız filozof.
    1 ...
  25. 27.
  26. 20. yüzyılın en büyük filozofudur diyebiliriz.* iktidar üzerine mükemmel çözümlemeler yapmıştır.

    geçen günlerde okuduğum hapishanenin doğuşu kitabı beni çok etkiledi. disiplinin toplumlara nasıl enjekte edildiğini çok açık şekilde anlatmış.
    0 ...
  27. 26.
  28. alnı açık dolaşmak isteyen her entelektüelin "okudum", demesi şartı getirilmiş kültür ikonu.

    editör fetvası: "fuko okumadım" demek, büyük ayıp olaray görülür; bu sebeple okumamışsak bile, "okudum" "hatta hem okudum hem de yazdım" demek makbüldür, caizdir.
    0 ...
  29. 25.
  30. 24.
  31. iktidarın her yerde olduğunu düşünüp ona karşı duran filozoftur kendisi.

    Fukonun bir düşüncesi

    "iktidar hükmünü geçiremediği yerlere kumarhane , genelev , kerhane gibi elde edemediği insanları topluyabileceği ve dışarda huzursuzluk çıkarmalarını engelleyebileceği yerler açmıştır.Ve böylece huzursuzluk çıkmasını önlemiştir. "

    Bu kadar ayrıntılı düşünen adamın keli öpülmeli
    0 ...
  32. 23.
  33. Fransanın ötesinde Almanya ve Alman düşüncesi ve nadiren de ingiliz ve Amerikalı yazarların çalışmalarına önem veriyorlardı.
    Bu benzersiz müstesna grup içinde Michel Foucault öne çıkan isimdi. Bir kere en geniş alanlı eğitimi almıştı: aynı zamanda kuramsal incelemede en somut ve tarihselci olduğu kadar en radikal olan da oydu.
    1 ...
  34. 22.
  35. türkiyede yanlış anlaşılma sebebi için (bkz: bilginin arkeolojisi) ve zaten pierreriviere de yanlış anlamış
    0 ...
  36. 21.
  37. michel foucault yapısalcılıkla post-yapısalcılık, modernizmle post-modernizm, avant-garde sanatla popüler sanat, çin devrimiyle iran devrimi ve bilumum bulanık geçişler arasında ortaya koymaya çalıştığı felsefe (ki kendisine sorsanız yaptığı felsefe de değildi) yanlış anlaşılmış, yıllarca sosyolojiye giriş derslerinde marx'dan bir adet dahi alıntı yapmadığı ve onun tek boyutlu güç anlayışını ezip geçen bir güç tanımı yaptığı için adı küfürlerle anılmış (bkz: fuck foucault), ecole normal'in revirinde (althusser'le tanıştığı yerdir aynı zamanda) yıllarca psikolojik tedavi gördüğü için hep yan gözle bakılmış, kızlara ilgisizliğini ancak daniel defert'le çıkmaya başladığı zaman ifade edebilmiş, kaiforniya'da ders verirken bütün san fransisko'daki gay barlarının duvarlarındaki afişlerin aksine (foucault in san fransisko!!!) ucb'nin kütüphanesinden dışarıya adımını atmamış, babası gay olmasına karşı çıkınca babasının ve kendisinin ikinci ismi olan paul'u nüfus kaydından sildirmiş, ezcümle ne akademik, ne ruhi, ne cinsel, ne de ailevi hayatında rahat edememiş bir düşünür.

    bütün fransız akademik dünyası marx'ın ve onu takip eden felsefi zümrenin (althusser, marcuse, balibar vs) devlet baskısına karşı öngördüğü çözümleri tartışırken, baskının toplumun bizzat kendisinde, bilgi üretim ve tüketim kanallarında, cinsel önyargılarında ve felsefi varsayımlarında olduğunu göstermiş ve uzun süre marjinal bir filozof olarak görülmesine rağmen ancak 1970'li yılların ikinci yarısında kaale alınmaya başlanmıştır.

    "bilginin arkeolojisi" (l'archéologie du savoir) ve "kelimeler ve şeyler" (les mots et les choses) kitaplarında 16. yy avrupasının bilgiyi nasıl elde ettiğini, nasıl sınıflandırdığını, "biz"i ve "öteki"ni nasıl cisimleştirdiğini, ekonomik değişimin doğasını (mesela altın ve gümüşün nasıl değerli olduğunu) ve bütün bunların bilginin kendisi olmaktan çok "herhangi" bir bilgi türü olduğunu göstermiş, diğer kitaplarıyla da bu tezini erving goffman'ın total kurumlar olarak adlandırdığı hapishane, hastane, tımarhane, okul, kışla gibi alan çalışmalarında örneklemiştir.

    sosyal teori; neyin tarih, neyin tarihsel gerçek ve neyin hiçbir sonuç doğurmayacak çöplük olduğuna durkheim, marx ve weber'in çalışmalarıyla karar vermeye çalışırken foucault tarihin kapısından bile geçmeyecek şeylerin tarihiyle uğraşmıştır. bunu yaparken de idealist hegelyan tarih anlayışını da ibn haldun'la başlayan spiral tarih anlayışını da teleolojiye mahkum edecek şekilde arkeolojik tarih anlayışını ortaya atmış, kökler (origine) yerine soyağaçlarını (généalogie), devamlılıklar (continuité) yerine kopuklukları (rupture) aramamız gerektiğini söylemiş ve tarihe anlam verecek bağlantıları ideolojik temellerle kurmak yerine olayların dürüst bir bağlantısızlığını görmemiz gerektiğini öne sürmüştür.

    noam chomsky'le bir isveç televizyonunda yaptığı meşhur tartışmada chomsky insan doğasını tanımlamaya çalışırken söz almış ve chomsky'ye şu ayarı vermiştir: "benim çalışmam bay chomsky'ninki kadar geniş kapsamlı değil, ben insanın belli bir doğası olup olmadığını bileceğimizi sanmıyorum, fakat bildiğim bir şey var ki insan doğasını bildiğini iddia edenlerin kurduğu meşru baskıdan modern insan çok çekti."

    kendisine aids olduğunu söyleyen doktora "bırak doktor bu da amerikalıların cinsel korkularının bir dışavurumu değil mi" diye yanıt vermişti. herhalde bir tek burda yanıldı. 1984'de aids'den öldü.

    sosyoloji, antropoloji, felsefe, sanat vb bilumum derste günaşırı okutulmasına rağmen hala foucault'nun artık esamesi okunmuyor diyen kuru marksistlerin kulakları çınlasın. "foucault herhalde hiç büyük filozof okumamış" diyenler de bi zahmet "kelimeler ve şeyler"e, anlamazlarsa rabinow'un "the foucault reader"ına baksınlar, baksınlar da foucault'nun akıl hocasının buffon'dan aldrovandi'ye, nietzsche'den georges bataille'a ordan da gaston bachelard'a kadar bağlanan geniş bir silsile olduğunu görsünler.

    biraz duygusal oldu ama sosyoloji dersinde foucault'ya giydirmeye çalışan fondötenli marksist asistanım canımı sıktı, ondandır.
    8 ...
  38. 20.
  39. fransız sosyal bilimci. bir marksist değildir, fkp'ye üye olmasına rağmen hayatı boyunca bir marksist olmadı ama diğer yandan çok değerli kimi bilgileri vardır. sosyal bilimlerde otorite ve iktidar arasındaki ilişkiye dikkat çekmeye çalışmıştır.

    bir çok açıdan katkıları olduğu gibi eleştirilebilecek bir insandır aynı zamanda. altyapı üstyapı ilişkisinde kartını üstyapıdan yana oynamıştır. bu durumda, kartını üstytapıdan yana oynamasının ve bu kavramı psikanlizle yoğurması etkilendiği althusser'den, daha ileri gidecek olursak gramsci'den kaynaklanıyor. biraz mekanist bir anlayışla yaratıcı olanın yanında yer aldığını söylemesi, gerçekte tutarlılığını etkilemekte. haliyle maddi temellerinden kopmuş bir toplum yapısı icat etmiş oluyor kendisi.

    cinsellik üzerine yazdıkları, tımarhanelerle ilgilenmesi kendini her daim ilgi çekici bir kişi olmasına neden olmuştur. genelde popülerliğinin kaynağı bu nedenle gene tıpkı etkilendiği althusser gibi magazinseldir de. elbette althusser'le kıyaslanamaz, althusser kendi teorisini çokta yetkin bir biçimde kullanmıştır. o nedenle öğrencisi olduğu bir kişi ile kıyaslanmamalı ama diğer yandan kendi etki alanını kurabilmiştirde.

    sonuçta; incelenmesi ve dikkate alınması gereken bir kimse. postmodernizmi dolaylı bir yönden etkilemiştir. her şeye karşın teorileri dikkat çekici olduğunu ve kimi doğru yanları olduğunu kabul etmek gerekiyor.
    0 ...
  40. 19.
  41. 18.
  42. otorite ve iktidar ile ilgili kuramlarıyla sosyal bilimlerde büyük açılımlar yapmıştır.

    kendi yaşamında da otorite ile mücadele etmeyi sürdürmüş ve sınırlanmış cinsellik üzerinde otoritenin etkisi olduğunu düşündüğü için serbestliğe yöneldi.

    zaten, bu cinsel serbestlik anlayışı hastalık kapıp ölmesine sebep oldu.
    *****
    althusser'den çok etkilenmiş ve onun tavsiyeleriyle sonradan ayrılacağı fransız komünist partisi'ne katılmıştır.
    *****
    felsefe ve sosyal bilimler alanında yaptıklarıyla gerçek bir dahi olduğunu göstermiştir.
    1 ...
  43. 17.
© 2025 uludağ sözlük