michel foucault

entry91 galeri3 video1
    65.
  1. 64.
  2. sarkacıyla ünlü düşünür. Nietzsche ve Heidegger’in düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freud’un fikirleriyle mücadele etmiştir. bir yaz tatilinde izmir'e geldiği sırada aids'ten vefat etmiştir.
    3 ...
  3. 63.
  4. toplumu savunmak gerekir ve kelimeler ve şeyler kitapları ders niteliğinde yüksek lisans olarak okutulması gereken esrarcı filozof. onu tam anlamı ile anladım diyen pinokyodur.
    1 ...
  5. 62.
  6. deliliğin tarihi, kelimeler ve şeyler(sosyal bilimlere başka bir temel bulma çabasındadır), bilginin arkeolojisi(bilgiyi iktidar ilişkisi olarak görecektir), cinselliğin tarihi, hapishanenin doğuşu eserleridir.

    foucault sistematik değildir. bazı temel belirlemelerini incelemekte fayda var yine de. önemli adam sonuçta. özel hayatı bizi ilgilendirmiyor.

    foucault'nun belli bir metodolojisi yoktur. sadece kullandığı bazı kavramlar ve aralarındaki bağlantılar onun metodunu çaktırmadan bizlere sunar. "arkeoloji" ve "jenealoji" onun merkez kavramlarıdır diyebiliriz.- aynı zamanda da metodunu oluşturuyor.
    bu kavramları iktidar, bilgi, söylem gibi kavramlara uygular; ben, tarih, şimdi, teknoloji...

    aslında temel ereği, iktidarın doğasını ve bilginin toplumsal kontrol araçlarına nasıl dönüştüğünü görmektir. hapishane, iktidar, psikiyatri, cinsellik, delilik gibi olguların analizlerinde iktidar ve bilgi ilişkilerini araştırır.

    çözümlemelerinde vardığı sonuç: epistemolojik kesinlikler yerine, büyük değişimler ve kopuşlar vardır. mutlak doğrular yerine, tarihsel koşullara göre değişen kabuller vardır. örneğin; normallik, anormallik, delilik, cinsellik, iyilik gibi kavramlar kendimizi tanımladığımız kavramlardır. ancak bunlar birer gerçeklik alanı değil birer tarihsel yapıntıdır. bu doğrultudan baktığımızda doğruluğun mutlaklığı sarsılmış oluyor bu ağabeyimize göre.

    arkeolojiyi burada geçmişe yönelik bir kazı olarak görüyoruz. yani bir araç olarak kabul edebiliriz bunu. ki bu onun ilk çalışmalarına tekabül etmektedir. özellikle insan bilimleri alanındaki araştırmalarında uyguladığı metod budur. bu geriye doğru yapılan kazı aslında bir soruşturmadır da diyebiliriz.

    yeni bir şey ortaya çıkarken, varolanın bu ortaya çıkışı nasıl etkilediği araştırma konusudur. yanlış anlaşılmasın, foucault burada bir tarih yapmıyor. bir olayın geçmişteki tarihsel kökenine bakıyor. buradan çıkışla kendi başına bağımsız çıkışların olmadığı yargısına varıyor. haklı da. düşünce dizgelerinin söylem yapılarıyla nasıl etkileşim içinde olduğunu örnekliyor vs. güzel şeyler söylüyor aslında. neyse cıvıtmıyorum.

    düşünceler söylem ağları içerisinde şekillenir. öznelerin dışında birer gerçeklik olarak vardır. ancak koşullar, iktidar ilişkileri bu düşüncelerin doğruluğunu değiştirir. işte arkeolojik yöntem burada devreye giriyor ve doğruluk koşullarını araştırıyor.

    bilgiyi, hem bilinçten hem de toplumsal yapıdan bağımsız olarak ele almaya çalışıyor. bu noktada meşhur, adamı boğazlayan yapısalcılardan ayrılıyor ki bu benim hoşuma giden noktadır.

    bilgi, toplumsal ve dilsel pratiklere bağlı olarak gelişir. bir dizgenin bir başka dizgeye geçişi bu olgu ilişkileriyle meşrulaşır.
    bu eksiksiz geçişleri de soybilim araştırmalarında açığa çıkartacaktır. yani bunun için arkeoloji dönemine birinci, soybilim dönemine de ikinci dönem diyebiliriz.

    foucault, bir yandan ben ile iktidar arasındaki ilişkileri gözlerken, diğer taraftan tarihin bir dönemindeki doğru olarak kabul edilenin bir başka dönemde nasıl yanlışa dönüştüğünü görmek istemektedir. buradan onun genel ideolojisinin "mutlak doğruluklar yoktur, değişkendir" olduğunu anlıyoruz.

    misal, deliliğin tarihi kitabında "delilik" kavramlarının tarihsel süreç içinde geliştiği anlam farklılıklarına bakar. antik çağda değilik tanrısal bir esinlemeydi. böyle şekilli şekilli garip hareketler yapmak insanları bu yönde düşündürmeye sevkediyordu. az çok filmlerde filan da görürüz.

    burada delilik ve akıl arasındaki ayrımı tarihsel sürecin bir ürünü olarak görüyor bu adam. 17.yy'da deliler tımarhaneye kapatılması gereken kişiler olarak görülüyordu. orta çağda içine cin kaçmış deniyordu. 15.yy'da avare kişiler olarak adlandırılıyordu. 19.yy'da ise tedavisi gerekli olan kişiler olarak önümüze çıktılar. nasıl oluyor da bu bilinç kabulleri değişiyor? işte burada da iktidar ve bilgi söylemleri işliyor. genel yapı itibariyle böyle.

    saygılar.
    2 ...
  7. 61.
  8. --spoiler--
    Tımarhane ve hapishane, iktidarların sopası olmuştur tarihte.
    --spoiler--
    0 ...
  9. 60.
  10. --spoiler--
    iktidar, öncelikle boyun eğdirilmiş bedenler yaratmayı amaçlar.
    --spoiler--
    0 ...
  11. 60.
  12. Büyük adam. idolüm. Anahtar kelimesi iktidar'dır.
    0 ...
  13. 59.
  14. 20. yüzyılın önemli düşünürlerinden.

    "eğitim sistemi birebir geleceğin işçi ordusunu üretmek için oluşturulmuştur."

    aynı zamanda fuko der ki; "etrafımızda her şey o kadar açık ki insanlar bunu neden göremiyor, bilmiyorum."
    2 ...
  15. 58.
  16. türkiye'de pek fazla bilinmeyen-ki kitapları bu kadar pahalıyken bu kaçınılmaz bir durum- post-yapısalcı yaklaşımın mimarı ve en önemli temsilcisi olan, fransız sosyal bilimci. hasta ruhlu insanları araştırmaya bayılan hasta ruhlu bir adamdır. öldüğü sırada yanında karısını değil, hoşlandığı doktorunu istemiştir. evet, doktoru erkekti.
    0 ...
  17. 57.
  18. Modern iktidar çocuğu okulla, hastayı hastaneyle, deliyi tımarhaneyle, askeri orduyla, suçluyu hapishaneyle kuşatarak bireyselleştirmiş, kaydetmiş, sayısal hale getirmiş, egemen olmuştur.

    Michel Foucault
    1 ...
  19. 56.
  20. adına aşina olmama rağmen fikirlerine aşina olmadığım düşünür. bu sene okuyacağım kendisini, ne kadar zor olsa da anlamaya, anlamlandırmaya çalışacağım fikriyatını.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/489811/+
    0 ...
  21. 55.
  22. Guy Debord ve Jean Baudrillard tarafından acımasızca -ve haklı olarak- eleştirilen düşünür. Nabza göre şerbet verir.
    0 ...
  23. 54.
  24. modern toplumda iktidar ilişkilerini incelemiş ve vardığı sonuca göre, modern toplum öncesinde iktidar ilişkilerinin görünür olduğunu ve tek bir odak noktasında çıktığını söyler. modern toplumda ise iktidar bireyi tam anlamıyla kuşatmıştır ve bu ilişkiler örtülmüştür. bu ilişkileri ortaya çıkartabilecek kişiler ise iktidar karşısında mesafeli olanlar, zorbalığa hiçbir bakımdan bağlı olmayanlar kendi ocaklarına, odalarına, meditasyonlarına kapananlardır.(1)

    kaynak:

    michel foucault, iktidarın gözü seçme yazılar,ayrıntı yayınları, derleyen ferda keskin.
    0 ...
  25. 53.
  26. edward said'in en önemli ilham kaynağı. benim yorumlamam bu kadar, gerisi beni alakadar etmiyor.
    0 ...
  27. 52.
  28. galiba düşünce dünyasının en üst noktalarından birisi kendisi. aşılması gayet zor bir nokta, anlaşılması elzem.
    0 ...
  29. 51.
  30. fransız post-modernist düşünür. aynı zamanda eşcinseldir. cinselliğe ve sınır deneyimlerine olan düşkünlüğü onu otoriteye karşı bir duruşa itmiştir. çalışmaları da daha çok iktidar ve otorite üzerine olmuştur. modernite nin bireye olan etkileri üzerinde durmuş ve moderniteyi reddetmiştir.

    'deliliğin tarihi' 'hapishane nin doğuşu' gibi önemli eserleri toplumun gelişimine bir yönden ışık tutar.

    modern gözetim toplumunun adeta bir simülasyonu niteliğinde olan, jeremy bentham ın yeni bir hapishane metaforu olarak tasarladığı 'panoptikon' ile kendi iktidar anlayışı arasında bir ilişki kurmuştur. bu metafor topluma uyarlandığında herşeyi gören ama kendisi görünmeyen iktidarın gözü canlanır.

    doyumsuz sınır deneyimlerinin bedeli olarak AIDS li bir ölümle hayatı son bulmuştur.
    0 ...
  31. 50.
  32. iktidarın gözü'nden;
    - ''amerikan sineması; şu gevelenen laf!'' diyen astruc'ün sözünden yola çıkarak ''marksist tarihçi; şu gevelenen laf!'' denebilir.

    - aşağı yukarı. zaten tartışma da marx'ın tanımladığı ve kodladığı bu genel düşünce alanının içinde başlar. marksizmin değil, komünistolojinin oyun kurallarıyla; yani komünist partiler tarafından tanımlanmış ve yine bu partiler tarafından marksist kabul edilmek üzere marx'ın nasıl kullanılması gerektiğini belirten kurallarla hareket ettikleri için kendilerini Marksist ilan edenlerle yapılan bir tartışma bu.
    0 ...
  33. 49.
  34. ideolojik yaklaşımımın şekillenmesinde büyük oranda belirleyici olan yazar. yüksek lisans yaparken düşüncesiyle tanıştım ve işte ben de böyle düşünüyorum dedim. özellikle zevklerin cinsellik adı altında biçimlendirilmesi, tanımlanması ve sınıflandırılmasına dair düşünceleri, cinselliğin aslında bastırılmadığı tam tersine günah çıkarma gibi mekanizmalarla sürekli itiraf ettirildiği gerçeği çok önemli. birileri bizi gözetliyor, bize şekil veriyor, neyi nasıl yapmamız gerektiğini söylüyor. itiraf et, açıkla, denetle ve kendini denetlet.
    2 ...
  35. 48.
  36. "Bir yerde herkes birbirine benziyorsa, orada kimse yoktur demektir."

    michel foucault
    3 ...
  37. 47.
  38. 1926 yılında Fransa'da dogmus olan ünlü filozof, aydın. tıp, egitim, psikiyatri gibi kurumlar üzerinde, cinselliğin tarihcesi gibi konular üzerinde muazzam arastırmalar yapmıs, eserler vermiştir.
    nietzche, kant gibi filozoflardan izler tasımaktadır. ele aldıgı konulardan birkacını asagıya yazalım da tam olsun:

    The history of sexuality (Cinselligin tarihi)
    Power (güç, iktidar)
    Right to live (yasam hakkı) right to die (ölme hakkı) ile esdegerdir. zenginligi, vergileri, ürünleri, malları, hizmetleri, iş gücünü kontrol edenler yasamdaki yasam ve ölüm hakkını da kontrol eder. bunlara ornek de verir Foucault ; krallar, lordlar, toprak ve köle sahipleri... yiyecekleri, savas ve barısı kontrol edenler kimlerin yasayacagına kimlerin de yok olacagına karar verirler.

    Günümüzdeki iktidar ve güc ilişkilerine gelince, Foucault gücün artık yasam ve ölüm üzerinde söz sahibi olmaktan gecmedigini soyler. ölüm cezası istisna olsa da, az kullanılan ve de toplumun ortak yararı icin hala yürürlükte olan bir uygulamadır.
    Bunun yerine yasam kalitesinin yükseltilmesi önem tasımaktadır.

    Bio-Power

    Günümüzde güc teknolojisine verilen ad. bio-power tüm nüfusun kontrol altına alınmasını saglayan farklı teknikler kullanılarak uygulanmaktadır. dolayısıyla insan bedeninin bir makine gibi düsünülmesi yani üretici, verimli kullanıslı gibi özelliklere sahiptir. popülasyonları daha fayla disiplin altına almak icin genelikle ordu, egitim ve iş dünyasında kullanılır.
    3 ...
  39. 46.
  40. Adını henüz duymadığım insandır. sanırım yazardır.
    0 ...
  41. 45.
  42. Almancaya cevrilmis kitaplari:
    - Wahnsinn und gesellschaft (1961)
    - überwachen und strafen
    - die geburt des gefängnisses "disziplinartechniken und machtpraktiken in der neuzeit" (1976)

    - Der wille des wissens "wissensoziologie" - die sorge um sich
    (1984) - die geständnisse des fleisches
    0 ...
  43. 44.
  44. Sosyolog olan michel foucault'nun eserlerinin büyük bölümü iktidar ve bilgi arasındaki ilişkiye odaklanır.
    1 ...
  45. 43.
  46. --spoiler--
    iktidar her yerdedir, direniş de
    --spoiler--
    1 ...
  47. 42.
  48. üstad söyle der özne ve iktidar ilişkisinde:

    siz gittiginiz parkları bir kafa dinleme, bir gezinti yeri olarak algılıyorsunuz.

    peki şu acıdan baktınız mı: iktidar size ''benim gösterdiğim yerlerde dinlenip, benim gösterdiğim yerlerde egleneceksiniz'' dediğini hissetmiyor musunuz? iktidarın(kolluk kuvvetlerinin)gözünün önünde olun. sakın başka yerlerde, başkasının gözlerinin önünde dinlenip eglenmeyin, eger eglenirseniz onlar sizin eglencenizi kabullenmeyip sorunlar yaşanabilir. bu da bizim işimize gelmez. bize iş cıkarmayın az uslu olun, demiyor mu zannediyorsunuz, der.

    adam o zaman demiş, iktidar öznenin(insanın) daima ensesindedir. akıllı olun ona göre davranın diye.

    daha teknolojik bir kanıt istenirse şöyle bir bakınıza yönelteyim: (bkz: mobese)*
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük