kendisinden habersiz yardımcılarının görevden alınmasına tepki koyamayacak kadar basiretsiz adamdır. kusura bakmayın ama o kadro liderin 8 puan gerisindeyse bunun tek sorumlusu vardır o da skibbe'dir.
--spoiler--
Tam olarak sorumlunun kim ya da kimler olduğunu değerlendirmek zor. ilk yarıda olduğu gibi zorlu maratonda ihtiyacımız olan oyuncuları oynatamadık. Hem Avrupa'da, hem de ligde devamlı başarılı olmak için sağlıklı bir kadroya ihtiyacımız var.
--spoiler--
' başarısızlığın sorumlusu kim? ' şeklindeki soruya verdiği yukarıdaki cevapla kendini suçlu bulmayıp topu futbolculara ve sakatlıklara bağlamış, halen hangi takımın teknik direktörü olduğunu idrak edemediği belli olan şahsiyet.
yarın güle güle sana elveda herkes kendi yoluna şarkısını arkasından akşama kadar söyleceğim, galatasarayın eski teknik direktörü demek için sabırsızlıkla beklediğim insan...
galatasaray'a çok büyük yıldızlar kazandırmıştır kendisi. kimden mi bahsediyorum tabi ki mehmet güven. türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu olacak mehmet güven'e sürekli şans vermesi takdirimi kazanmıştır. bir 10 yıl daha takımda kalması istiyorum sırf mehmet güven'i izlemek için.
yardımcıları gönderilmesine rağmen istifa etmeyen görevine devam eden bir karaktere sahip. bana anlamsız gelen halen bu adamdan istifa bekleniyor olunması. yapılacak belli tak sepeti koluna..
kesinlikle galatasaray' a yakışmayan teknik direktör. daha önce her şeyi eleştiren çok bilen futbol bilginlerine karşı onu savunmuştuk ancak bir yere kadarmış.
bu geceki rezalet gösterdi ki, galatasaray skibbe ile bir an önce yollarını ayırmalıdır. aksi takdirde daha çok hüsran bizi bekliyor.
Bulutsuzluk özlemi'nin "acil demokrasi" diye bir şarkısı vardı. Şimdi aynı formatta içimizi dökmek istiyoruz. Acil istifa. Yeter artık. Ulan feldkamp'ın gözünün yağını yiyim. Ne hallere düşürdün bizi. *
beklediğimiz bir sonuç değildi, en yakın zamanda rakiplerimizle puan farkımızı kapatacağız.$u anda önümüzde bordeaux maçı var ve sadece o maçı düşüneceğiz.alles gıla? *
23 şubat 2009 pazartesi sabahından itibaren galatasaray'la olan sözleşmesinin sona erdirilmesi beklenen teknik direktör.
2008 haziran ayında gelmişti galatasaray'a. 1 hafta sonrasının mart olmasından hesaplarsak tam 9 ay oluyor galatasaray'da teknik direktörlüğe başlayışı. galatasaray 9 ayda ne kazanmış ne kaybetmiş bir bakalım şimdi
1. harry kewell, morgan de sanctis, milan baros ve fernando meira gibi pozisyonunda çok kaliteli nokta transferler yapılmış.
2. yedek kulübesi çok kaliteli hale getirilmiş, ilk onbire rahatça girebilecek oyuncularla desteklenmiş.
3. gelecek vadeden, avrupa şampiyonasında parlayan çoğu genç türk oyuncu takımda tutulmuş.
bunlar teknik direktörün dışında gelişen olaylar. bir de kendisinin sağladığı katkıya bakalım.
4. takıma oyuncu bazlı bir sistem gelmiş. fenerbahçe zico zamanı nasıl alex'e bağlı oynuyorsa, galatasaray da lincoln'e, kewell'a bağlı hale gelmiş. bunların olmadığı hiçbir maçta iyi bir oyun oynayamamış.
işte sevgili sözlük yazarı, skibbe'nin takıma 9 ayda kazandırdığı bu. takım olmaktan uzak, oyunculara bağlı bir sistem.
takım neler kaybetmiş ona bakalım bir de.
1. kendine güven.
2. şampiyonlar ligi.
3. türkiye kupası
4. kuvvetle muhtemel türkiye ligi.
5. en fazla bordeaux'nun geçilebileceği, bir sonraki turda geçen yılki leverkusen faciası gibi bir faciaya doğru gidilen uefa kupası.
6. prestij.
şimdi bana hak vermeyenler olabilir. zaman lazım denilebilir, leverkusen'de çok başarılıydı denilebilir, alex ferguson ilk 5 yılında bir başarı kazanmamıştı denilebilir, vs denilebilir.
ama işte burada olmuyor bunu anlamak lazım. galatasaray'ın takım halinde çok iyi oynadığı bir maç var mı? benfica maçını örnek gösterecektir bir sürü kişi ama galatasaray o maçta bile tehlikeli pozisyonlar yaşadı. benfica çok kötüydü ayrıca, sonra olympiakos'dan 5 yedi zaten deplasmanda, ununu eledi, eleğini astı.
ben bu sözleri söyleyebilmek için galatasaray'ın birkaç maçına gittim ali sami yen'de. yani deyim yerindeyse sahada izledim takımı. galatasaray inanın savunma yapmaktan bile acizdi. oyuncular rakibe kendi sahasında basmıyor, onların ceza sahası dışına kadar girmesine izin veriyordu. ve bunu da aralarında konuşarak yapıyorlardı. hocanın takıma oynattığı defans anlayışı buydu yani.
hücumda ise lincoln varsa, canı oynamak isterse, ilerde de baros varsa, işte ancak o zaman gol atabilir galatasaray. ali sami yen'deki sivasspor kupa maçında maçın hemen hemen tamamı sivasspor yarı sahasında geçti. dışarıdan dinleyen biri galatasaray müthiş bir baskı kurdu sanardı.
halbuki hiç öyle olmadı. galatasaray 90 dakika boyunca hücumda aciz kaldı, topu nereye atacağını bilemedi, sağdaki soldakine attı, o ortadakine attı, o defansa attı, o ...
işte böyle gitti bütün maç. galatasaray belli bir hücum sistemiyle oynayamadı, çünkü öyle bir sistem yok.
işte galatasaray ın savunma ve hücum anlayışı bu, sistemsizlik. böyle olunca her maç gol yiyor, gol atabilmek için de lincoln'ün, kewell'ın, arda'nın, baros'un kişisel becerilerine bakıyor. teknik direktör ise her maçtan sonra daha iyi olucaz diyor, zamanla daha güzel oynayacaz diyor, ama gel gör ki 9 aydan beri o zaman bir türlü gelemiyor.
belki de 20 sene sonra efsane bir teknik direktör olarak bahsedilecek bu adamdan. ama eğer galatasaray'da kalırsa ne kendisi efsane olacak, ne de bu takımı efsane yapabilecek. o yüzden kendisine de bize de yazık etmesin diyoruz.
teknik yönünü bir kenara bırakırsak, kaşını kaldırarak tabiri caizse 'cool' maç seyredişini, gol olunca, en fazla 3 saniye süren, aha da bu kadar, manasında gol sevinçlerine bittiğim adam.
en büyük şanssızlığı sakatlardır. linderoth gibi kuzey ülkelerinden çıkmış en iyi dmc'lerden birini, kewell gibi bir zamanların en iyi sol açıklarından birini, uğur uçar gibi gelecekte türk milli takımının yıldızı olarak betimlenen bir adamı hemen hemen hiç kullanamamıştır.
yönetimin değil lincoln ün getirdiği, galatasaray daki alman ekolünün son halkası, alman ekolü filan kalmadı gerçi, skibbe de eski takımından kovuldu ama almanya dan felix magath ı beklemek yanlış olurdu elbette.
türk futbolunda motivasyonu, izlenecek politikayı ingiltere deki gibi tek adam olan menajerler mi üstleniyor? yönetim değil mi her taşın altından çıkan?
şimdi bu skibbe ne yaptı? elindeki kadronun en iyilerini sahaya sürmüyor mu zaten? efendi değil mi? ahlaklı değil mi? messi kulübedeyken nonda yı mı oynattı?
aslında skibbe nin suçu barizdir. lucescu ahlakında olmamak, seviyesiz ve terbiyesiz tavırlarla avantaj elde etmeye çalışmamasıdır. gerçi kayseri maçı gösterdi ki o da bunun farkına varmış, inceden lucescu olmaya çalışmıştır. istediği kadar debelensin; ne o efendiliğini bozabilir, ne de çingene ahlakıyla tatmin olanları memnun edebilir.
Artık "bi siktir be" demek istediğim galatasaray gibi büyük bir klübe küçük gelen, sıradan bir teknik direktör. Elinde çok iyi yönlü bu kadar oyuncunun olmasına rağmen bu korkaklık nedir bir türlü anlamıyorum. Tek düşüncesi beraberlik olan ve 10 kişi savunma yapan kayserispor'a karşı(aynı zamanda topu ayağında tutabiliyorlar) 4 ön libero ile oynamaya çalışmak bilmiyorum ne söylenebilir. 4-4-2 gibi bir sistem ile oynuyorsan tek ön libero çıkarsın. Ancak bu herif o kadar korkak ki 4'lü ortasaha hattında bile çift ön libero kullanarak, sağ kanadı tamamen yok ediyor. Devamında Harry kewell'ın olmadığı maçlarda volkan yaman'ı sol açık oynatmaya çalışmış(çok gerizekalı ve gereksizce bir davranış) ve bugün hakan balta'nın sakatlığından sonra mehmet topal gibi bir isimden sol bek yaratmaya çalışmıştır. Devamında ayhan akman, yaser yıldız, emre aşık, mehmet güven, volkan yaman gibi takımın en alt seviyedeki oyuncularına haddiden fazla şans vermiş ve her değişikliği bunları kullanarak yapmaya çalışmıştır. Kayserispor gibi mücadele gücü yüksek, orta alanda basabilen defansif bir takım önünde 1-0 gibi tehlikeli bir skora rağmen, defansın arkasına sarkabilen milan baros'u oyundan çıkararak, ağır hücum oyuncusu shabani nonda'yı oyunda bırakmak ayrıca saçmalıktı. Şampiyonlar ligi öncesi kesin gruplardayız dedi elendik. Türkiye kupası için üst tura çıkacağız dedi elendik. Bu futbol ile uefa'da ilerlemek zaten çok zor. Kaldı bir lig onuda eline yüzüne bulaştırmaktadır. Yani ne kadar erken kurtulur isek o kadar faydalıdır artık bizim için.