adına yapılan tecrübesiz sıfatı ona teslim edilen kadronun tecrübesi ile kıyaslandığında anlam kazanmaktadır. tek tek saymak uzun süreceğinden kadroda şampiyonlar ligi şampiyonu, uefa şampiyonu, süper kupa şampiyonu, milli takımda avrupa şampiyonası'nda yarı final oynamış oyuncular bulunmakta.
tamam onuda geçtik, bugüne kadar hiç mi türk futbolunu çözmedik? türk oyuncusu yeri gelir antrenörü dinlemez kendi kafasına göre takılır. bunun örneğini daha ilk stau maçında gördük. sahaya ikinci yarı çıkan futbolcular kaç kere kenardan taktik almışlardır acaba? süper kupa finali'nde tekrarlanan ikinci yarı oyun planının değişmesi yine aynı olayın vuku bulduğunu kanıtlamakta.
yeni bir sistemi oturtmak çok zordur. kabul. ancak ben skibbe'nin galatasaray'da bir sistem oturtup oyuncuları yüreklendirip sahaya aslanlar gibi salacak bir teknik adam olduğuna inanmıyorum. ya türkleri daha tanımıyor (ki imkansız türk sevgilisi bile varmış) ya da daha neler olduğunu anlamış değil. bu hızda giderse öncedende söylediğim gibi sezonun yarısını zor görür.
geçen sezon, son 10 maçın 7'sini kaybedip uefa'ya kalamadığı için bayer leverkusen'den kovulan, galatasaray'ın yeni hocası. ilginçtir geçen sezon eski takımı, galatasaray'ı 0-0 ve 5-1'le elemiş, ertesi turda zenit st.petersburg'a 1-4 ve 1-0'la elenmişti.
galatasaray'ı ilk defa şampiyonlar ligine taşıyamayan(ön elemelerde) adam. hemen eleştirilmemesi gereken birisi olarak düşünüyordum ancak eğer o kadroyu(gerçi sadece iyi kadro başarı demek değil) şampiyonlar ligine taşıyamıyorsa burada bir sorun var demektir. inşallah biran önce takımı toparlar başka bir şey de diyemeyeceğim.
efendim maçtan bağımsız bir şey yazmak istiyorum. birleşmiş milletler gibi bir aileye sahiptir kendisi. ilk karısı bir almandır ve bu evlilikten 2 tane çocuğu vardır. üstelik almanya'da da hala evli diye gözüküyür bu hanımla. ikinci eşi ise bir afrikalı ve bu hanımefendiden de bir çocuğu var. bu hanımdan da ayrıldıktan sonra geçen günlerde gazetelerde gördüğümüz aylin hanım ile nişanlanıyor michael skibbe. ve bu evlilkten de bir çocuk dünyaya geliyor. dördüncü eşi ise yine bir afrikalı hanı. şu an ilişkileri devam etmekte. yani skibbe beyefendi soyadının hakkını veriyor...
kendisini taraftara affettirmesi için en azından uefa kupasını alması gereken adamdır. o da rüyadır efendim.o yüzden anasını da alsın gitsin. biz zaten teknik direktörsüz de şampiyon olabilen bir takımız.
iki maç ile adam yolluyorlar mantığını bir kenara bırakıp objektif olarak baktığımız zaman: fernando meira, arda turan, hasan şaş, cassio lincoln, harry kewell, milan baros gibi isimleri kadrosunda bulunduran bir takımda teknik direktörlük yapabilecek kadar asi ve lider ruhuna sahip olmayan kişidir.
romanya'da alınan yenilgi sonrası haklı olarak hakeme yüklenmiştir ancak "ali sami yen'de oynanan maçta çıkardığım kadro tamamen yanlıştı ve bu şampiyonlar liginden elenmemize sebep oldu" diyebilmeli veya bunu kabul edebilmelidir.
Büyük güven kaybı yaşamıştır ki adnan polat ve adnan sezgin'de farketmiştir bu adamın, bu takımı kaldıramayacağını..
bugünkü mağlubiyette en son hatası olan adam. ha ilk maç için ne desek haklı oluruz ama bu maç için bir şey söyleyemeyiz.
bir kere maç içinde yapılması gereken tüm değişiklikleri ve varyasyonları yaptı ama oynaması gerekenler kendilerini yayınca sonuç böyle oldu. yaptıklarına bakalım;
1) linderoth sağ bek oynadı. zorunluluktan orada oynatıldığını herkes biliyor ama sırıtmadı.
2) ikinci yarıda lincoln'ü forvete sürdü ki yaptığı doğruydu. ümit karan girince lincoln'ü asıl bölgesi olan forvet arkasına aldı. ama lincoln, ümit karan ve nonda oynamamak için ellerinden geleni yaptılar.
3) lincoln'ü çıkarıp hasan şaş'ı aldığında hasan'ı sağa, arda'yı sola alıp kewell'ı forvet arkasına aldı. bu da doğru hareketti. ama takım hala oynamıyordu.
4) şok olsun diye aydın'ı aldı. onu sağa hasan'ı sola koyup kewell'ı ileri sürdü. kewell'ın boşalttığı yere de arda geçti. ama yine olmadı.
sonuçta bu tur ilk maçta skibbe ve aykut yüzünden verildi. ama bu maçta bana en çok umut veren yine skibbe oldu. onu da söyleyeyim.
takımı şampiyonlar ligine çıkaramamasından rahatsızım ancak bir an önce gitsin demek yanlış. tekrar yeni hoca gelişi takımı iyice huzursuz edecektir, hocanın takıma ısınışı, oyuncularla diyalogları farklı olacağından takım çok fazla yara alabilir zaten yönetimin şu anda böyle bir yaptırımı olacağını da sanmıyorum. kendisine biraz şans verilmesi gerekir.
27 agustos 2008 steaua bukres galatasaray maci'ndan sonra gs tv'deki röportajında gayet üzgün gözüken bir insandı. kim ne yaptı bilmiyorum ama acıdım lan adama. o ne surattı öylee. noldu lan adama cidden?
steau faciasında en az hataya sahip insandır kendisi. kimler mi hatalı? öncelikle karşısındaki rakibin kim olduğundan habersiz futbolcular. ulan steau denilen takım 2006 nın uefa yarı finalisti, defansı romanya milli takımı defansı, genç ve hızlı bir takım. ama sen galatasaray'da oynuyosun ya, tabi her ön elemeyi geçmiş bu takım nasılsa bunu da geçeriz. bir garip paslaşmalar, yere düşmeler, acemice hatalar... lincoln denilen garabet sahada dolanıp durması bir yana, adamın suratını gördükçe bile sinirleri oynuyor insanın. bunca zaman yaptıkları, sezon başında elinde dümbelekle brezilya'da reklam çekimleri, aldığı cezadan sonra kendini sakat göstererek antremanlara katılmaması vs.
bir diğeri aykut erçetin. yok yabancı kaleci gelirse gidermiş, yok ne gerek varmış. gördük ne gerek olup olmadığını, türk kalecisinin büyüklüğünü yüzümüze yüzümüze vurdu aykut efendi.
diğer futbolculardan euro2008 e katılanların zaten hala afyonu patlamamış, bir yorgunluk bezginlik...
skibbe'nin elinde türkiye'nin açık ara en iyi kadrosu var. steau maçında oynanan taktik ve oyuncu değişiklikleri de oldukça yerindeydi. e bu adam lige de galibiyetle başladı. o zaman suçu neydi?
galatasaray'da kalacak ve önemli işler yapacak teknik adamdır. sabırlı olun...
galatasaray'ın en yakın zamanda mesela bugün kovması gereken teknik direktör çünkü bu adamla bırakalım uefa kupasında ilerlemeyi( final oynarız diyenler var hangi rüyada görüyorsanız verin o frekansı ben de göreyim) lig de şampiyon bile olamayız arkadan iddialı bir şekilde gelen beşiktaş ve trabzon var kayseri ve sivas yine iddialı yani bu sene lig daha zor ve senin başında amerikan diliyle rookie seviye de bir teknik direktör ve hala bu adamı koruyorsun, bu adamın kovulması için sadece yıllardır elemeler de alınmayan yenilgiyi tattırması bile yeter ama o sadece bunu yapmadı yıllardır oynamadığımız şl'ne en az 1 yıl daha hasretiz, takım 10 milyon avro zararda ve de elendiğimiz takım staeau bükreş( kötü takım değil ama iyi de değil) ve de bu adamın yıllık maliyeti 2 milyon avro zaten son başardığı şey ile bir yıllık değerini 12 milyon avro yaptı güzel bir kazık yedi bizimkiler yine, geçen sene de lincoln'e verilen paraların hava olması gibi, ve şunu ekliyorum nasıl kalede artık aykut güven vermiyorsa bu adam da güven vermiyor aynı yıllar önce fatih terim'in geri dönüp güven vermemesi gibi ki 2.sezonunda 6. olmuştuk, bu yüzden gelecekte bu adamla çok ağlayacağız gibi görünüyor.
takdir ettiğim ve doğru işler yaptığını düşündüğüm teknik direktör.
herşeyden önce cassio lincoln'un şımarıklıklarına "dur" demesi ve yerine alt yapıdan yetişmiş genç bir futbolcuya forma vermesi alkışlanmalı. yine saha dışı bir konuya değinmek gerekirse, kimse dikkat etmese de galatasaray'ın son 2 sezona nazaran kondisyon olarak rakiplerinden çok üstün olduğu açık açık görülüyor. christoph daum - roland koch ikilisinde olduğu gibi skibbe'nin de çok iyi bir kondisyoneri var anlaşılan.
bana göre taktik anlamda da çok fazla hata yapmıyor. sadece biraz şanssız. daha önce de belirttim, kendisinin şuan yaptıklarını 2 sezon önce daum yaptığında "dahi" deniliyordu.
31 agustos 2008 kayserispor galatasaray macinda 2. yarı çift forvete dönmemesi eleştirilebilir ancak deplasmanda kayserispor'a karşı oynadığınızı unutmamak gerek. keza bir kaç hafta önceki süper kupa finalinde ilk yarı boyunca maçı biraz sallayan galatasaray, 5li kayseri orta sahasının oyunu sürklase etmesiyle kalesinde üst üste pozisyonlar görmüştü. o maçtan sonra skibbe'nin çekinerek öncelikle gol yememeye önem vermesi normal. bence doğrusunu yaptı.
üstelik bu adamın takımı hafta içi şampiyonlar liginden elenip demoralize olmuş, kendisi için de daha ligin 2. haftasında "gitsin" denilmeye başlanmış. doğal olarak kendisinin üzerinde de bir baskı var. eh, böyle bir ortamda önce yenilmemeyi düşünmesi son derece normal.
galatasaray için 1 seneye mal olsa bile* kesinlikle arkasında durulmalı.
her teknik direktörün yaptığı gibi takımının maçını yedek kulübesinde izleyen teknik direktör.
yahu, adam aykut erçetin yüzünden kaybedilen ilk steaua maçından itibaren basının önüne atılmış, spor yazarlarına meze olmuş; hafta içi şampiyonlar ligi'ne veda edip büsbütün okları üzerine çekmiş. bugün maçı kaybederse yarın işini kaybedebilir. deplasmanda oynuyor ve oynadığı takım son 2 sezondur ligi 5. bitiren, iç sahada iyi maçlar çıkaran kayserispor. üstelik bir kaç hafta önce bu takımla süper kupa'da karşılaşmışsın ve ilk yarı boyunca sahana mahkum oynamışsın.
elinde sağ bek yok, forvet daha 2 gün önce takıma katılmış. takımın yıldızı denilen arda turan iyi gününde değil. üstelik maçın başında bir adamın sakatlanıyor ve eksikler yüzünden zoraki kurduğun oyun planını tekrar değiştirmek zorunda kalıyorsun. ne yapsın adam? çıkıp kendi mi oynasın?
ben eminim, bugün kendisi çift forvete dönüpte maçı kaybetseydi, futbol ulemaları tarafından bu seferde "sağ bekte linderoth mu oynardı, alt yapıdan yetişen aydın'a forma veriyorsan alt yapıdan bir sağ bek'e de forma verseydin" ya da "kayserispor escobar'ı oyuna almış, sende defanstan adam çıkarıp çift forvete dönüyorsun, bu nasıl bir mantıktır" diye eleştirilecekti.
gerçek futbol maalesef championship manager tadında oynanmıyor. skibbe'de şimdilik benim nazarımda iyi bir hocadır ve doğru işler yapmaktadır.
geldiği günden beri anlaşılmıştır ki adamın hemen hemen her alman gibi uygulamaya çalıştığı felsefe yenilmeme üzerinedir. adam almanya'da doğup büyümüş, görece olarak küçük bi takımı çalıştırmış ve hepsinden önemlisi hiç yurt dışında çalışmamıştır.
(yanlışım varsa düzeltin lütfen)
ama daha önce de bahsettiğim üzre biz takımlarımızdan üçer beşer goller atmalarını, real madrid'i, barca'yı, manchester'ı dağıtmalarını beklediğimiz için sanırım biraz sabırsız davranıyoruz. daha geçen sezon takımını yalnız bırakıp almanya'ya giden adama nerdeyse bir sene dayanan vefakar ve cefakar galatasaray taraftarının bu adama da azcık sabır göstermesi gerekir diye düşünüyorum.
ha sabırla adamın mantalitesi değişir mi diyeceksiniz. o da benim ve galatasaray taraftarının sorunu değil, bu adamı buraya getirenlerin sorunu. sen bu adamın nasıl futbol oynattığını, nasıl bi oyun planına sahip olduğunu, nasıl bir karaktere sahip olduğunu araştırmadan alırsan eğer, şimdiden ''gitsin'' yorumlarına maruz kalmasını izlersin.
kısacası hemen her büyük takımımızda görülen çeşitli yönetimsel ve transfer yanlışlarından biri diye düşünülebilir. yönetimsel zaaflar olduğu aşikardır ama skibbe'nin de, baros'un da, daniel gonzalez güiza'nın da birer transfer yanlışı olup olmadığını ilerleyen günler gösterecktir.