2 gün önce cine5'de michael jackson'ın animasyon-belgesel tadındaki moonwalker filmini izledik arkadaşlarlarımızla.
çocukluğumuza döndük, çok keyif aldık. dirty diana, billie jean, bad, thriller ( film thriller albümü üzerine yapılmış), dangerous, hepsini çok özlemiştik. film bittikten sonra michael'ın albümlerini çıkarıp dinledik, nostaljinin demine geldik.
2 gün sonra ise ölüm haberini aldık. sanki adam ölmeden önce bize bir bye bye dedi ve gitti, belki biz öyle hissettik.
ben gerçekten üzüldüm. dansıyla (moonwalk), giyim tarzıyla, şarkılarıyla, estetiğiyle, yaşamıyla sıradışı çok orjinal bir sanatçıydı. ben onu, son 10 yılını saymadan hatırlamak istiyorum. en son history'yi yaptı ve gitti bu dünyadan diye düşüneceğim.
toprağı cennet olsun.
''All of us here at my organization, and I think I can speak for my fans too, want to say goodbye Michael. Thanks for the great music.
Rest in peace.
Bryan''
hayatımdan bir parçanın kopması... ne kadar beni tanımasada şarkılarla ve kliplerde aramızda bir bağ oluşan aynadaki adamın ölmesi. götüne kına yakanlarda olacaktır bu ölümden dolayı ama sevenler onlara en iyi cevap olacaktır.
sanki hic olmeyecek gibi duran insanlardan biriydi benim hayatımda bir digeri icin (bkz: aysel gurel),sabah patronum ofise gelip de "balim ya duydun mu kim olmus o bile gittiyse kimseye kalmazmıs bu fani dunya dedikten sonra fanatik bir hayranı olmasamda sesini duydugumda beni mutlu eden, dansına hayran oldugum cocuklugumda elimde kalan parcalardan birini daha kaybettim diye dusunduren, ic sesimin "hadi artık bırak cocuklugu bak elinden bir bir kayıp gidiyor o devir kapandı elinde pamuk sekerle ambeddd (bkz: bad) diye bagırınıp ters yurumeye calıstıgın gunler bitti perdeyi kapa yeni oyuna basla" dedi ve gozumden bir damla dustu gittigin yerde rahat uyu hangimiz hata yapmadı ki, yapmıyor ki biz seni hep yaptıgın guzelliklerinle hatırlayacagız.
çıktığı dünya turnesinde istanbulada geleceğini ümit ettiğim hatta gitmeyi bile düşündüğüm efsane. marlin moonreu gibi yıllarca hatırlancak unutulmayacak insan keşke bide yaşayan efsane fidel castroyu görebilseydim.
dünya en büyük süperstarlarından kaybetmiştir. müsliman oldu ise, söylentiler doğru ise alah rahmet eylesin, ama değilse toprağı bol ola. çok yanlış yaptı gibi görünse de, büyük bir süperstardı.
dün belirsizdik....ama gercekten ölmüs lan michael...herhalde fazlaca tanrilastirmisiz kendisini ki, ölümü yakistiramiyoruz.
biz kendisini cok severdik, ve bugün cuma´ya gittigim de kendisi icin bir fatiha okuyacagim.
ama insani acidan bakinca, insandir ölecektir. herkes ölecek. kimi ne zaman alacagina karar veren merci "emanetini almaya bir melegini gönderene kadar" hepimiz buralarda böyle takilacagiz, sonra gelip "hadi bakalim senin de siran geldi" diyecekler, "tamam abi" diyip cekip gidecegiz.
wunderland diye saraylarimiz da olsa, nasil ciplak geldiysek öyle ciplak gidecegiz.
kalan da "sadece hos bir seda" olacak...tipki michael´dan bize kalan gibi.
michael jackson'ı iki yönlü olarak ele alabiliriz;
1. sanatçı kimliği
2. sosyal kimliği
sanatçı kimliği olarak michael; dünya'da üst düzey bir sanatçıydı. albümleri bütün dünya'da milyonlarca sattı ve şarkıları dillere dolandı. mesela they don't really care about us şarkısının nakaratını bilmeyene kız vermezlerdi, diycem ama abarmış olacak. son yayınladığı number ones ve thriller 25 gibi eski parçalarından oluşan albümleri bir yana koyarsak michael'in sanatçı kimliği zaten ölmüştü. yeni bir albüm, yeni şarkıları yoktu, muhteşem sahne performansları mazide kalmıştı.
sosyal kimlik olarak michael; gazete manşetleri ve televizyonlarda görüldüğü kadarıyla pek matah bir profil sergilemiyordu. çocuk tacizi skandalları, kendi bebeğini kameralar önünde camdan sarkıtması gibi. sorunlu bir yapısı olduğu ortadaydı. popülerliği ve üretkenliği yitirme kendisinde bazı olumsuz etkiler göstermişti.
kısacası michael jackson sanatçı olarak zaten ölüydü, bu kimlikle insanlara verdiği hiçbir şey kalmamıştı.
ölümü; zaten unutulmuş olan michael jackson'ın sadece her yıl, ölüm yıldönümünde hatırlanmasına yol açacak. senede bir gün...
benim gibi bir frenk kültürü düşmanı üzüldüyse,varın gerisini siz düşünün.orhan gencebaydan sonra bir zamanlar en çok dinlediğim kişiydi.evet o kral bir sanatçıydı.
şarkıları daha bir hüzün hatırlatacaktır belki bundan sonra.kimse albüm rekorunu kıramayacak.siyah olmayı sevmeyen siyah adam.tek eldivenli beyaz kara adam.hoşça kal.
daha bir hafta önce eski şarkılarını birden hatırlayıp dinlediğim , konseri olsa da gitsem keşke dediğim ölümünü duyduğumda çocukluğumda izlediğim kliplerinin hepsinin gözümün önünden geçtiği kişi.
öldügünü sözlükten ögrendigim üzücü olay. bazi kisilere para yedirmedi diye hakkinda cikmayan dedikodu kalmadi, tazminat üstüne tazminat ödedi, birileri tarafindan satin alinan insanlara. simdi ise o büyükler adamin ölüsünden dahi para kazanacaklar gibi geliyor. hadi hayirlisi.
müslüman olarak ölmekte nasip oldu, allah rahmet eylesin.
bazı insanların ancak öldükleri zaman anlarsınız siz de nasıl bir etki bıraktığını, hayatımın hiçbir döneminde michael hayranı ya da fanı olmamama rağmen ölümü oldukça üzdü beni, onun parçalarıyla geçen ne de çok anım varmış meğer, umarım gittiği yerde huzur bulur.
duyunca anlamadığım bir şekilde üzülmeme neden olan durumdur. önce bir inanmama hali, sonra nasıl ölür o Michael jackson.. deme durumu. mantıksız. sanki adam babamın oğlu ve ölümsüz. efsanedir, yaratıcıdır, farklıdır. unutulmayacak kişilerden biridir. işin kötüsü 25 yıllık ahir ömrümüzde konserine dahi gitme fırsatını bulamadan ölüp gitti adam.