1791 doğumlu, elektromanyetizma ve elektrokimya alanlarına büyük katkılar yapan ingiliz fizikçi ve kimyacıdır.
manyetik alan, elektromanyetizma kavramlarını ve elektrik motorunu buldu. Bir akım birimi olan amperin kesin olarak tanımını yaptı.
Elektrolizin temel kanunlarını belirledi ve bununla ilgili yaptığı deneylerde devreden geçen elektrik yük miktarı ile elektrotlarda toplanan madde miktarının aynı olduğunu olduğunu keşfetti. kimyaya anot, katot, elektrolit, iyon vb. Terimlerini kazandırdı.
buluşlarında, matematiğe odaklanmaktan çok sezgileriyle hareket ettiği bilinen faraday, bu sebepten "deneysel bilimin prensi" ünvanına sahiptir ve tevazusuyla da bir kez daha hayranlık uyandırır.
"Beğenilen bir teoriye körü körüne sadık kalmak yüzünden, bilime, telafisi daha fazla emek gerektiren pek çok yanlışlık girmiştir. Bunlara engel olmak, büyük oranda zihni alçakgönüllülük, bağımsızlık ve yenilgiyi kabul etmeyi gerektirir."
-m. Faraday
elektrik motorunu bulduktan sonra krala sunan, ve kralın " iyi de bunun bize ne yararı olabilir ki?" sorusuna "en azından ileride vergi alabileceğiniz birşeydir" diye cevap veren ingiliz fizikçi.
kendisi r leri söyleyemediği için ilkokulda hocası tarafından azarlanmış ve bir daha da gitmemiştir.
adını soran hocasına fayaday diyen bilim adamı *
o olmasaydı affedersiniz de hiç bir bok olmazdı.
ne uydu ne telefon ne iletişim
kömürlükteki alelade bir kömürden elmas olunabileceğinin kanıtıdır.
deneysel bilimin prensi olarak adlandırılan abimiz ilkokula gitmemiştir. 4 işlem bilmez. hatta çevresi "köy yerinde okuyup napacak bizim pamuk tarlalarında ırgatlık etsinde bir faydası olsun!" bile demiştir. mazlum abimiz karşı çıkmamıştır ve çalışmıştır. lakin bu hayatın kendisine göre olmadığını düşünen ve içindeki ilim irfan aşkını bastıramayan abimiz çevresine "new york times'da çalışıp çok para kazanacağım" diye toz pembe bir yalan söyleyerek 2. sınıf bir matbaada işe başlar.hem işini yapar hem de basım için gelen bilim teknikdergilerini okur ve kendini geliştirmeye başlar.
bir gün bir müşteri gelir ve elinde atatürk kültür merkezi'nde yapılacak olan bilim konferansına bileti olduğunu fakat gidemeyeceğini anlatır. bunu duyan genç faraday odadaki patrona aldırış etmeden odaya atılır. müşterinin ayaklarına kapanır. yerde yuvarlanarak "ona verme bana ver!" der. müşteri bir an için korkuya kapılır ve "al lan! ne halin varsa gör yeterki paçalarımı bırak daha yeni milano'dan aldım bu pantolonu paçalarını kırıştıracaksın!" der. genç faraday pantolonun paçasını düzeltir, yavaşça ayağa kalkar, kapıya doğru önelir, tam çıkacakken mahsun çocuk bakışını atar, teşekkür eder ve çıkar.
mutluluktan yerinde duramayan faraday haftasonu seke seke atatürk kültür merkezi'ne gider. garip yürüyüşü insanların dikkatini çeksede aldırış etmez abimiz. konferansta en önlerde yer tutar. konferansı veren adam sahneye çıkmadan önce gülme gazı çeken kafası güzel ayyaş bir biliminsanıdır ama bu genç faraday'ın umrunda değildir. gün be gün konferansı takibeden genç faraday ayyaş biliminsanın bütün dediklerini not eder ve bunları el yazması şeklinde kitaplaştırır. konferansın son günü atatürk kültür merkezi'nin çıkışında ayyaşı bekler. ayyaş kapıda görünür görünmez yanına koşar ve kısık bir sesle "bu paha biçilemez el yazmasını görüyor musun? onu sana verebilirim lakin benide yanına alıp ilim irfan öğreteceksin." der. ama ayyaş zaten yeteri kadar yardımcısı olduğunu ve kendisine iş veremeyeceğini ama el yazmasının güzel olduğunu söyler ve genç faraday'ı el yazmasından ötürü tebrik eder ve eğer isterse el yazmasını kendisine hediye edebileceğini söyler.genç ve muzip faraday tamam deyip arkasını döner kitaba bakar, sonra ayyaşa dönüp en kralından bir el hareketi çekip koşarak kaçar. genç faraday mutsuzdur. umutlarını yitirmiştir, boynu bükük ama mağrur bir şekilde beşiktaş'ın arka sokaklarına gece gibi akar.
genç faraday kısa zamanda dandirik matbaadanda kovulur. çünkü afm'deki son gününden beri gizli gizli ağlamaktadır ve göz yaşları kağıtlara damlatığı için çok miktarda kağıt israfı olmuştur. adi patron birden "yeşili sev doğayı koru" mottosunu diline dolamış paraya kıyamamı.. pardon doğaya kıyamamış ve kağıt israfına neden olan bu mazlum gence acımamıştır. faraday kaderine isyan edecekken işler iyiye gitmeye başlar.
ayyaş bilim insanının yardımcılarından biri kıçını kırar ve işe gelemeyeceğini bildiren yazıyı büroya fakslar. ayyaş o gün faradaya haber salar, dolgun maaş + ssk + yol + prim ve yemekde bizden diyerekten. bunu duyan tok gözlü faraday "bu kriz döneminde size de yük olmak istemem benim karnımı doyurun, bir köşeye ufak bir döşek atın ve bana ilim irfan öğretin." der ve teklifi kabul eder.
gel zaman git zaman genç faraday kendini daha da geliştirir. boynuz kulağı geçer hesabı ayyaşı bile geçer. deneysel bilimin prensi olur. hatta o kadar büyük, kocaman bir adam olurki, ingiltere kraliçesi bir çok kez kraliyet bilim enstitüsü başkanlığı ve şövalye ünvanı teklif eder. lakin tok gözlü prens bunları reddeder. "benim şanda şöhrette, parada pulda gözüm yok, bana ilim verin, bana irfan verin.." der. gerçi "sir" ünvanını almayı çok istemiştir lakin o yıllarda ünvanı alex ferguson'a verdikleri için özentilik yapmak istememiştir.
kısaca michael faraday: azimli, çalışkan, meraklı, araştırmacı bilimadamıdır. bunların yanı sıra köyden gelip şanı şöhreti elinin tersi ile teperek gönüllerimize taht kurmuş prenstir.
1800lü yılların en büyük deneysel bilim adamı olarak bilinen ingiliz fizikçisi ve kimyacısıdır.Elektriğe katkıları; elektrik motoru,elektrik jeneratörü ve transformatörün icadından başlayarak elektromanyetik indüksiyon,elektroliz kanunları,benzenin keşfi ve elektrik alanın ışığın kutuplanma düzleminde dönmesi teorisine kadar uzanmaktadır.
Hayat hikayesi bize şunu söylüyor olmalı : ne kadar umutsuz durumda olsak bile bir şeyleri başarabilme inancımızı kaybetmemizi vurguluyor..
Şöyle ki ;
Michael Faraday, 1791 yılında Londra’nın Newington kasabasında dünyaya geldi. Tüm eğitimi, bağlı oldukları kilisenin Pazar okulunda öğrendiği okuma, yazma ve biraz hesap bilgisinden ibaretti. Küçük yaşlarında gazete dağıtıcılığı da yapan Faraday, 14 yaşındayken bir kitapçıda ciltçi çırağı olarak çalışmaya başladı. Burada çalışırken bilimle ilgili birçok kitap okuma şansını yakaladı. Elektrikle özel olarak ilgilenmeye başladı. Eski şişe ve hurdalardan yaptığı basit bir elektrostatik üreteçten faydalanarak bazı denemeler yapmaya başladı. Londra’da Kraliyet Enstitüsünde ünlü fizikçi Sir Humphrey Davy’nin verdiği kimya konferanslarına bir bilet bulması, Faraday’ın hayatını kökten değiştirdi. Belli bir süre sonra Davy’nin laboratuarında yardımcı eleman olarak işe girmeyi başardı. 1820 yılına kadar ünlü fizikçi Davy’nin yanında çalışmaya devam etti.
1821 yılına gelindiğinde Faraday, çalışmaları sonucunda elektromanyetik rotasyonu keşfetmiştir. Daha sonraki yıllarda, Faraday’ın ünü giderek geniş bir çevreye yayılmıştır. 1823 yılında da klorin’i sıvılaştırmayı başarmıştır. Bu elde ettiği başarı nedeniyle, hocası Humphrey Davy onu kıskanarak, Royal Society bilim kuruluna seçilmesine engel olmaya çalışmıştır. Buna rağmen 1824 yılında bilim kuruluna seçildi. Sonraki yıllarda Faraday, bilim alanında çalışmalarına hız verdi ve ona asıl ünü sağlayan önemli keşiflerini geliştirdi.
ingiliz kimyager ve fizikçi. elektrik motorunun temel kuralını buldu. 1831 yılında en büyük buluşu olan ve mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren elektromanyetik indüklemeyi buldu. bu sayede dinamo yapılması sağlandı.