bir kimsenin kendisine, başkasına ya da mallarına yönelik haksız bir fiili önlemek amacıyla yapmak zorunda kaldığı ve karşı tarafa zarar veren eylem.
(bkz: üçüncü sayfa)
1- ortada hukukça korunan haklara karşı zarar veya tehlike yaratacak biçimde icrai veya ihmali bir insan hareketi (saldırı) bulunmalıdır.
saldırı, meşru müdafaa'da bulunan kişiye karşı olabileceği gibi başka birine karşı da olabilir.
olmayan bir saldırıya karşı meşru müdafaa olmaz. örneğin; bir kişinin kendisine saldırmak için hazırlık yaptığını gören kişi herhangi bir saldırı hareketi başlamadan savunmada bulunursa bu meşru müdafaa sayılmaz.
2- saldırı haksız olmalı, bir hakkın kullanılması ya da bir görevin yerine getirilmesi amacıyla olmamamalıdır.
3- gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan bir saldırı bulunmalı.
5237 sayılı tck. md. 25/1'de düzenlenmiştir.
buna göre;
" gerek kendisine ve gerekse başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, o anda hal ve koşullara göre, saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerdir. bu fiillerden dolayı faile ceza verilemez. "
Ölçülülük sınırı aşılmadan kullanılabilen haktır. Size bıçakla saldıranı tabanca ile vurup öldürürseniz meşru müdafaa değil, kasten adam öldürmeye girer. Ayrıca günümüz yargıtay içtihatlarındaki adı "yasal savunma" dır.
türk ceza kanunun yanı sıra türk borçlar kanununda da tanımını bulan bir hukuka uygunluk halidir.bir kişinin gerek kendisinin, gerek başkasının şahıs veya malvarlığına karşı yapılan haksız ve mevcut tecavüzü defetmek için zorunlu ve ölçülü karşı tecavüzde bulunmasıdır.