evdeki hesabın çarşıya uymamasıdır. okuldayken hesap yaparsın, eğerki merkezi bir yerde okuyorsan taşradaki evine kesinlikle dönmeyecek burada kendine bir ev tutacak okul bitince de çalışacak belki çok kazanmayacak ama açlıktan da ölmeyeceksin, sonra 3-5 kazanıp biraz da gezdikten sonra (kız çocuğuysanız)çeyiz yapacaksın. tabii bunlar olmayacak, belki aile baskısından belki tamamen duygusal(!) sebeplerden yani evrenin orda kalmaman için çıkardığı binbir nedenden dolayı paşa paşa evine döneceksin. umut fakirin ekmeğidir misali hayal etmeye devam edeceksin, taşra memleketinde 3 kuruşa çalışmaya başlayacak ve en azından bulunduğun ilin merkezine daha insancıl bir çevrede yaşamayı hayal edeceksin... tabii o da olmayacak... ve bu son hayalinin yitip-gitmesine kadar devam edecek...
mezun olayım, bir işe gireyim, çok para almama gerek yok bana yeter zaten. ilk birkaç sene ailemle yaşamaya devam edip paramla güzel yerleri gezeyim göreyim. canım güzel bir tv almak istiyorsa alabileyim. vs. vs. vs.
genelde ülkemizdeki uyduruk sisteme kurban olan hayallerdir. herkesin her işi yalapşap yaptığı abuk bir ortamın içinde bulursunuz kendinizi. mailde, telefonda ne istediğini anlatamayan bir sürü insanla muhatap olursunuz. ** ama yine de herşeyi bir anda istememek, adım adım ilerlemek, hayallerden vazgeçmemek gerekiyor. **
"annemler söz verdi ya gideceğim bir kaç aylığına yurtdışına, gelince de stajı falan yapar, hemen bir yerde başlarım." şeklinde sıralanırlardı kendileri zamanında. şimdiyse yurt dışı hayal olmuş, mecburen staja başlanılmış, mutsuzluk diz boyuna erişmiştir.
mezun olana kadar kurulmuş olup, mezun olduktan sonra yıkılan hayallerdir.
heyecan içindesindir. hayalindeki ideal öğretmen sen olacaksındır. öğrencilerinle iyi geçinecek, notla tehdit, disiplinle şantaj yapmayacaksın falandır. gittiğin okula eşitlik, özgürlük götüreceksindir, eğitim ve öğretimin kalitesini yükselteceksindir. * . okuluna başlarsın. müdür toplantı yapar;
m: müdür
ç: çaylak öğretmen *
m- bu yıl öğrencilerin okul içi hal ve hareketlerine, giyim kıyafetlerine daha çok kısıtlama getirmeliyiz arkadaşlar!
ç- ama ben düşündüm ki!
m- bir dakika hocam burada on yıllık, yirmi yıllık öğretmenler var, size söz söylemek düşmez. *
ç- peki.
m- bunların yanı sıra disiplini okulda kendimiz yaratacağız ve belirleyeceğiz. yasaklara uyacaklar. gerekirse öğrenci dövülebilir bile ama bunu herkesin ortasında yapmayalım. sözlü notları fazla yüksek olmasın, yazılılarda notları şişirmeyelim, biraz sürünsünler. karşınızda konuşmasınlar, cevap hakkı tanımayın, şımarmasınlar... * öğretmen, bana sormadan hiçbir karar alamaz, hiçbir değişiklik yapamaz. tabi dersi nasıl işleyeceğiniz size kalmıştır, ona karışamam. *
mezun olana kadar üzerinde hayaller kurulmuş mesleğinizle beraber siz de, ne yapacağınızı şaşırmış kutsal bir meslek ordusunun neferi olmuşsunuzdur.
mimarlık eğitimleri süresince bir frank o gehry olacağını hayal edip, mezun olduktan sonra bir mimarın yanında onun belediyedeki işlerini bitirmeye çalışan, zamanında liseden mezun olup memur olmuş ve bayındırlık hakkında hiç birşey bilmeyen memurlarla, imza için muattap olmak zorunda kalan bir çok mimar görmüşümdür...
gerçek hayat hiç bir zaman kitaplardaki-sıralardaki gibi olmuyor maalesef...
2 dönem boyunca peşinden koşup bir türlü sevdiğini söyleyemediğin kızın mezun olmasından sonra babasının peşinden köyüne gitmesidir. kız yitip gider sen hayale devam edersin.