haziranın ilk iki haftası bir hastalık biçiminde 8. sınıftaki liseye gitme heyecanı içindeki öğrenciden; 12. sınıftaki üniversiteye gitme(?) heyecanı içindeki öğrencisine kadar herkesi saran bir havanın okul bahçelerindeki tezahürüdür.
orta çağ şatolarından atlarıyla çıkan şövalyelerin taktığı pelerin misali üstlerine geçirdikleri cübbe ve muhtemelen rahibelerin bir adetinden sirayet etmiş olup esasında hiç bir halta benzemeyen dikdörtgen bozması kare bir şapka ile geçirilen acayip bir törendir. okulun bulunduğu çevredeki hanım ablaların ellerinde çekirdek ve el işiyle komşusuna nakış işlemeye gider gibi geldikleri bir törendir. esasında hiçbir özelliği bulunmayan, sanki her zaman başka bir şey yapılıyormuş gibi ''bütün yıl ders çalıştık biraz eğlenelim'' diyerek gidilen çok gereksiz bir adettir. bir de bu törenlerde çalınan müzikler vardır ki yozlaşmanın tecelli ettiği yerlerden birisidir. şahsen şu son hafta bir mezuniyet törenine gittim kulağıma türkçe müzik gelmedi, tiksindim ve hemen uzaklaştım.
mezun olanlar balosuydu kep atmasıydı duygusal mesajlarıydı o kadar kendini yırtmışlardır ki bendeniz facebooktaki arkadaş listem sayesinde mezuniyet törenin bu kadar önemli bir şey olduğunu son dönemimde erasmustayken farkediyorum vıyyy.
''Allah aşkına - Gelirken düğün maşası yaptırmak yasaktır - diye uyarı dağıtsınlar. '' dedirten tören. Herkes mi o kabarık kabarık eteklerle,düğün maşası yapılmış saçlarla ve tek tip makyajla katılmak zorunda mı ? Sonra ne bu güzel görünme çabası ? 4-5 yıldır biraradasın aynı insanlarla abi,her sabah o adamlar şiş gözlerinizle gördüler sizi. Abartmayın bu kadar.
gitmeyeceğim törendir. okul bana ne verdi de mezuniyetime sevineyim. üstüne riyakar arkadaşlar ve çıkarcı bir çevreyle aynı ortamı mı paylaşayım. iyi ki lisedekine gitmişim. gerçek arkadaş ve dostlukları orda bırakmıştım çünkü. bırakayım da orda yaşasınlar. zaten gerçek dostlar yanımdayken bir daha hiç görmeyeceğim insanlarla vedalaşmaya ve onlarla mezuniyet coşkusu adı altında stad içinde dört dönmeye gerek yok.
öğrenciliğin cenaze namazı gibidir. son kez sahneye çıkarsın hani bir namazlık saltanatın olacak taht misali o musalla taşında diyor ya şair onun gibi. seni güzel güzel uğurlarlar sonra işsiz kalmışsın öyle olmuşsun bakmışlar. zirve orasıdır cenaze namazını kılar pamuğu tıkar uğurlarlar. bizim kekolarda bir şey var sanırlar.
bugun gidecegim organizasyondur. okuluma nasil veda edecegimi halen bilememekteyim. en guzel anilar, heyecanlar, ilk ask, ilk opucuk... hepsini bi cantaya toplayip yanimda goturesim var.
olaya bu kadar uzağım.
mezun mu? oldum bende oldum tabii ki
fakat gereksiz masraf , gereksiz yapmacıklıklar, okul bitince hiç birini aramayacağım insanlara gereksizce katlanmak zorunda kalmak, onca yılın çıkarcı yozlaşmış arkadaşlıklıkları içinde everything is allright modunda takılmak, hiç bana göre olmayandır.
en iyi yaptığım işi yaptım oturdum ders çalıştım ve maden suyumu içtim- bizim evin echo'su iyiymiş bu arada-
4. sınıf abilerimizin mezuniyet töreninin hemen ardından 1. ve 2. sınıf kardeşleri "son defa denize düşesin" diyerek abilerini tuzla'Nın o soğuk sularına gönderirler.
bu esnada ağızlardan yükselen "yüksek denizcilik okulu" naraları, muhteşem.
akabinde karşı kıyıda aile tarafından beklenmek ise, paha biçilemez.