mezuniyet balosu deyince kızların aklına hemen ''ne giyicem, hayır pişti olmamalıyım; ne renk olsa?'' diye düşünüp durmak gelir.daha sonra aksesuarlar gelir.lisedeyken össdir sınavlardır; üniversitedeysen finaldir bütünlemedir aklına hiç gelmez. gece gündüz abiye planlaması yapılır. erkekler için ise ''abi o gece kaç devirelim, yemeği boşver eğlenceden haber ver vs. vs.'' diye özetlenen durumu doğurur.
kızların şıkır şıkır, erkeklerin çakı gibi giyinip gittikleri; okul döneminde göze kestirilip bir türlü konuşulamamış platonik aşkın son dakika golü atar mıyız umuduyla dansa kaldırılıp içlerin döküldüğü, platonik aşkın olumsuz cevabının arkadaşların omuzlarında çekilen halayla atlatılmaya çalışıldığı, alkolün dibine vurulup bir süresinin hatırlanmayıp sonradan arkadaşlar tarafından hatırlatıldığı, bir kısım içinse "ulan bu kadar hazırlık yaptık bu mudur yani?" sorularının sorulduğu, genel algıya göre normal hayatın dışında bir kesit, peri düşü.
mezun olacak kardeşin "ne giyeceğim" diye seni yiyip bitirdiği ve seni o mağaza senin bu mağaza benim gezdirdiği ablalar için bir eziyet haline gelen durum.
lisede o rahatsız kıyafetlerle ve tüm okulun olduğu ciddi bir ortamda hiç de eğlenceli olacağını düşünmediğim, onun yerine kafanın uyuştuğu birkaç arkadaşla daha farklı ve rahat eğlenceler planlamanın daha güzel olacağını düşündüğüm ama üniversitede muhakkak katılacağım hadisedir.son toplu ve pırıltılı buluşmadır.
birbirimizi tanımakta güçlük çektiğimiz, herkesin birbirinden güzel ve yakışıklı olduğu, bir yandan çok eğlenirken bir yandan da ayrılığa cok yaklaştığımızın kanıtı olan bu sene en cok eğlendğim gecedir.
her kafadan ses cıktıgı için bir türlü kesinlesemeyen, bayanlar için topuklu ayakkabı ve dekoltesi bol, rahat edilemeyen salak bir elbise ile gidilmesi farz olmus aktivite. bi dünya para verilmesine rağmen en gec 1 de biten gece..
mezun olunduktan sonra gidilen ama neden gidildiği anlaşılmayan balodur. yaşasın mezun oldum kurtlarımı dökeyim diyen zihniyet ürünüdür. asıl kurtlanma mezun olduktan sonra başlar haberi yoktur bu kişinin.
abd yapımı gençlik filmleri ile büyüyen bünyelerin mezuniyet gecelerinde yaptıkları bir tür eğlence. çok gaza gelinir balodan önce: "abi şunu giyecem bunu takacam, taksi ile gelecem şu kadar içip şu hatuna teklif edecem, o olmadı melise yavşayacam belki veriri baktım o'da olmadı en son aşağı mahalleye ineriz bla bla bla.
selcuk universitesi iletisim fakultesi 2007/2008 egitim yılı mezunları icin gectigimiz saatlerde rixos'ta yapılan faaliyet. aynı fakültenin ögrencileri güzelce yemegini yer, ickisi icer, kalkar oynar, halaylar bitmek bilmez. son olarak mezuniyet pastası kesilir binlerce kare fotoğraf çekilir. 00.00 oldugunda diskoya inilir, yine icilir dans edilir, sigaralar yanar. ama bikaç saat öncesinden daha efkarlı çekilir nefesler...
sonrası malum, park yerine dogru cabucak biten bir yürüyüş, yolculuk saatleri ögrenilir, otogar bulusmaları ayarlanır. ev esyası satacaklar ertesi sabaha erken kalkacaktır. arabalara yerlesim planı da belli oldu mu işte en dramatik andır. sarılıp zoraki gülümsemeler, vedalar, iyi dilekler, seneye mutlaka istanbul'da görüşelimler. olmayacak bir daha ama, o gencler asla aynı havayı aynı ortamda bulunup soluyamayacaklar... bir daha arkadasımdam borc isteyip krediyi cekince veririm diyemeyeceğim. sonrası ev faslı. merdivenler ayaklar sürterek çıkılır, ütüsü bozulmus gömlek tekrar askıya asılır, pc acılır. sözlüğe girip ağlaya ağlaya bu entry girilir.
erkekler ne kadar rahat katılıyorlarsa kızların da bir o kadar ağır oldukları gecedir. kimi "çok hoş"laşsa da bir çoğu -ki özellikle ortaokul balolarında- tanınmaz hale gelir. "saçım dağıldı, makyajım bozuldu, ayakkabım sıktı." dertleriyle uğraşan kızlar genelde erkekler kadar da eğlenemezler zaten.
5 günlük maraton gibi yürüyüşleri içeren elbise arama çabası
3 günlük ayakkabı arama çabası
1 günlük çanta arama çabası
mezuniyet günü; saç, makyaj, vs...
insanın ömründen saatlerini çalan kutlamadır. şahsen bugün beni sudan çıkmış balık gibi yapandır. sonuç? bilmiyorum gece gittim, gördüm, yazdım temalı bir çalışma yapacağım. ama şimdiden beklenti; arkadaşlarla yenecek bir akşam yemeği ve akabininde hafta sonları yapılan alalade bir eğlenceden farklı olmayacak mekan takılmacası. peki neden bu kadar çaba harcanmaktadır? tamamen arkadaş gazıdır. herkes manyak gibi alışveriş, hazırlık aşamasındayken hala sözlükte entry giren biri olarak; topluma karışamama korkusu ile süs bebek olma çabaları sardı bünyeyi.
bir de bilinçaltına dalarsak; kızların çocukluktan beri piirensess olma hayali vardır. ve kızlar ancak mezuniyet ve düğün/nikah gecesi bu denli prenses olmaya yakınlaşabilir. elbette bilinçaltı, yoksa ben biliyorum artık beyaz atlı prens diye bir şey yok. onlar artık porsche' yi tercih ediyorlar. swh
okul döneminde suratına dahi bakmayacığınız ergen kızların ( kasıt lise balosudur) ortalıkta monica edasıyla dolaştığı gece.
hayır anlamıyorum, yaşı 15-17 olanlar neden mahallenin en havalı kadını madonna şule tadında takılır ki? ilerde zati olgunsun diye cici kız elbiseleri giyemiyeceksin, yok şurası kapalı olsun, ay bu kısa yaşım 30 yakışmaz, gülerler bana ya olayına hızla giriş yapacaksın ne o öyle makinaya girip saç yaptırtmalar, suratta 1 kilo makyajla takılmalar, ayaklara 10 cm topuklu giyip birden bire kadın havasına girmeler? kavalye evin altına gelene kadar makyajım bozulur diye işlemeli ışıl ışıl pullu çantaya makyaj malzemesi koymalar falan fılan. (film artisti ya bana makyaj tazelicekmiş) panda makyajı neyine senin zibidi?
bi de bu ara modifiyeli araba kiralayıp geceye öyle katılmak moda. tabii tabii. hanım kızımızın kavalyesi ( bak bu erkeklere helal olsun ha nasılsa öyleler. rahat adamlar bi kere yaradılış gereği)gelene kadar balkonda bekler, kavalye neon ışıklı arabasından iner tüm sevimliliği ve çocuksuluğuyla tebessüm eder. sonra arkalarından bakarsınız erkek ne kadar sadeyse kız o kadar kadındır.
erkek ergen yaşının gereği, ne eşi arabaya binsin diye kapıyı açar ne de gelirken kıza bi çiçek getirir. ( aferin böyle yapacan bu kızlara) çocuğun amacı bellidir "biran önce gidelim de kolaya votka katıp eğlenelim"dir. kızımız, tabii babasının evinde de uşakları açıyor ya kapıları o yüzden triplere girendir. amaç ise tüm sene okula sünepe gibi geldiğinden, 1500 havasıyla akranlarına hava atmaktır.
kısaca eğlenilen, kızların oha lan bu bizim ece mi dedirttiği, erkeklerin saatler ilerledikçe boyunlarında olan kravatların kafaya takıldığı, ortada böcek dansı yapılan, her bir resimde tiplerin kayık olduğu gecedir.
son şarkı ise hep bu gece sondur. hatırlandıkça güldürendir.(duygulandım lan)
birlikte son eğlencemizi yapalım yerine hep birlikte birbirimize son nispetimizi yapalım olayına dönüşmüş balolardır.
üniversitede eğer içkisiz bir balo ise zaten tadı çıkmayacaktır. zira lise ve ortaokula nazaran nispet yapılabilite oranı oldukça gelişmiş oluyor. giyim kuşam bir yana arabalarla gelip gitmeler balo sonrası arkadaş evlerinde sabahlamanın reklam edilmesi vs.-ulan bizim zaten bir evimiz var, bir gece yurttan yırttığının reklamı nedir yani-
ha bir de normalde her ders arasında şapur şupur gelip öpen kızlar sevgililerinin yanında -miribe- gibi kısa bir selamlamayla sevgililerine yumulurlar. erkek arkadaşı olmayan ayrıca okuldan olmayan erkek arkadaşını okul balosuna getirip ona eziyet etmek istemeyen bir takım arkadaşlarla kendinizi fotoğraf çekmeye adarsınız ama o bile bir yere kadardır. en sonunda kaçasınız gelir, sindirella misali 12'yi bulmadan. yok lan kaçamazsınız bir daha nerede bulacaksınız böyle komediyi. normal de götünüzle bile yarışamayacak kızların kozmetik ürünler ile bir sanat yaratışını izlemek lazım. emeğe saygı. +rep. üniversitede böyle olmuştur. presedür geriği süslü püslü gidilir. bıçak sağ elde çatal sol elde hanım hanımcık gider gelirsiniz. içinizden geçenleri geçiyorum tabi.
ama lise her daim daha sıcaktır. mis gibidir. en güzelidir. mesela ben; klasik bir semt lisesi olan ve öğrencilerin genel olarak maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocukları olmasından ötürü kısaca maddi imkansızlıklardan okul balo yapmazdı. fakat süper geçen 3 yıl böyle de bitmezdi birşeyler yapılmalıydı. hep birlikte bir akşam dışarı çıkarız denir, fakat grantuvalet gitme hayali vardır. olmaz. ne yapalım ne edelim. bütün herkes ortaya koyar parasını. başlarsınız mekan aramaya. bir avuç insanın cebindeki birer avuç paradan da mekan bulunmaz. burası istanbul. halbuki hayaller büyük yat tutacaklarmış.*
sabah okuldan kaçan grup; akşama doğru kıç kadar da olsa bir mekan bulamamış olmanın hüznü ile semtlerine dönerlerken semt girişinde bir tebela ile bir ampül yanar kafada. direk orda inerler ve dalarlar mekana. mekan? mekan da denemez türkü kafe-nargile kafe kombinasyonundan çıkmış bir acaip yer. o semtte zaten iş yapmamaktadır. beklenenden de ucuza mekanı kapatır. kalan parayla yiyecekler ve pastalar alınır. bütün okula haber salınır. organizasyonu hazırlayan bir avuç insan dışında kimsenin cebinden para çıkmaz fakat o gecede yıllardır unutulmaz.
ve albüme fotoğraflar yerleştirilirken farkedilir ki; lise de daha güzelmişiz.*