Eğer benim gibi mf de 200 k lık sıralama yaptıysanız kalmayın. Onun yerine istanbul üniversitesinde jeoloji jeofizik gibi bölümleri yazın, hem bu bölümleri yazdığınızda devlet 625 TL gibi bir burs veriyor. Bu aldığınız parayıda iler ki hayatınız için biriktirin, yada altın günlerine katılın ve paranızı 10 a katlayın evet.
mutlu olacağın bölüme yerleşemediyseniz yapmanız gerekendir. Kardeşlerime tavsiyem aile,akraba, arkadaşı silin klasik ama bu sizin hayatınız. Okumak için okumayın. bırak bir sene baban ters yapsın yeter ki başarılı olacağın alanda oku.
Bazı durumlarda mantıklı olabilecek olandır. Salak arkadaşlarımdan birine birlikte bir sene daha bekleyip daha iyi hazırlanmak için çok ısrar etmiştim. Salak herif ben gitmezsem ailem çok lafını yapar. Hemde son sene özel okula gittik. Ayrıca o bursu almam lazım diyerek sikindirik bir bölüme gitti. Mal oğlan devletin geri almak şartıyla vereceği 400 lirayı gittiği yerde sadece ihtiyaçları için harcayacağını ve bazen yetmeyeceğini anlatmama rağmen burnunun dikine gitti. 2. Sınıfta artık daha iyi bir bölüme geçmek için sınava hazırlanıyor -orası da meçhul- ve okula gitmiyor. Aptal.
insanın hayatında oynayabileceği en riskli kumardır. Kazanılabileceğinin veya kaybedileceğinin garantisi yoktur. Fakat özgüven ve azim birleştiği takdirde bütün kapılar açılır.
Belki bana özel bir durumdur ama mezuna kaldığıma çok sevinmiştim.
Yeni arkadaşlarım olmuştu farklı bir şehirde.
Yeni amacım vardı yükseklerde.
Heyecanlıydım.
1 sene beklemiş olmak sanki beni 1 sene gençleştirecekti.
Ailemin yanındaydım bu durum hem çok rahat hem yorucu.
Ama o dönemde ailenle olmak en mantıklısı gibi.
Eh şimdi Üniversiteliyim bayadır.
aldığım en iyi karar olabilir. yaşadığım en güzel yıldı.
abim askerdi, tek çocuktum bir sene boyunca. (abim için zor olabilir ama kendimden bahsediyorum ondan bana ne*)
dershanede güzel dostluklar edindim. dostum diyebildiğim birisini buldum orda.
Bir insanı en güzel o sene sevdim. birinin yüzüne bakıp iyiki var olmuş diye şükretmeyi o sene öğrendim. sessiz sessiz önünde oturdum; aklımı, mantığımı, sevgimi kucağına vermeye hazırken.
çok ağır bir diyet yapıp çevremde "irade timsali" oldum. doğum günüme getirilen pastadan dahi yemedim. bu biraz abartılıydı ama mutluydum.
o sene ailemde her sene tekrar eden sancılı kavgalar yaşanmadı.
kendimdim.
şimdi değişti her şey.
bir üniversitede geleceğim için çırpınıyorum. "üniversiteye kapak atmak" yeterli değildi.
dostum dediğim insanla 1 sene konuşmadım. o sıralar ikimiz de özlemimizi bastırmışız. şimdi normale döndük.
o kişiye açıldım. daha doğrusu; yeterince sessiz sevmemişim, anlamış. aklımda onla konuşurken dilim hiç dolanmadı karşısında ama anlatmaya çalışınca beceremedim. olmaz dedi. yüzüne bakınca boğazım düğümlenmeye başladı.
yine diyet yapmaya çalışıyorum. eski iradem bana bakıp gülüyor. geriye sadece kırıntıları kalmış. hiç yoktan iyidir.
ailem kavga ediyor.
kendimi kaybettim.
Gerçekten hedefiniz varsa ve bir sene sonra gerçekten ulaşabileceğinizi düşünüyorsanız , hayatınızın geri kalanı için çok büyük bir kayıp olmayacak eylemdir.
iyi düşünülmelidir. Eğer evin içindeki durum kötüyse bu sizin için çok zorlayıcı oluyor.
Psikolojiniz alt üst olabilir.
Yok ben direnirim diyorsanız iyi de değerlendirilir.
Son zamanlarda sıkça görüyorüyorum, "mezuna kalmak" diye bir kavramdan bahsediyor öğrenciler. Ben de nedir anlamıyorum tabi, sonra araştırdım. Mezuna kalmak şu demekmiş "liseden mezun oldum ama üniversite sınavını kazanamadım"
bizim zamanımızda yoktu böyle şeyler, biz delikanlı gibi sınavı kazanamazdık. Başarısızlığımızı 5. Sınıf pazarlama teknikleriyle gizlemeyi beceremezdik. hatta ben sınıfta kalmıştım bana "çaktın mı lan" falan derlerdi, ben de hee çaktım amk çift dikiş falan derdim. Politik kelimeler seçip kendimizi saklayamazdık. Tembelsen tembeldin. bunun ayıbı olmazdı ve bu konu annen baban hariç hiç kimsenin skinde değildi.
Mezuna kalmışlar... Liseden mezun oldum, göt gibi kaldım demiyorlar da... Neyse.