hayatımızdaki açıkları, zaaflarımızı, alışkanlıklarımızı, hissettiklerimizi, sevdalarımızı, varlıklarımızı, yokluklarımızı, yakarışlarımızı, severek paylaştıklarımızı, yeniden yeniden paylaşabileceklerimizi hiçe sayan ve ensemizde yuvalanmış kene gibi fırsat kollayan ve hayatımızdaki bütün boşlukları , çıkarları, gaddarlıkları, ikiyüzlülükleriyle dolduran insan müsveddelerine, hayatları boyunca akzdıkları mezarımıza nihayet girmişken verilecek en güzel final armağanıdır; o mezar taşına hiçbir şey yazmamak.
ensemizde buldukları ilk boşluğa dişlerini geçiren çakallara verilecek en güzel şey; doğum günü, ölüm günü, yaşadığı, öldüğü meçhul bir adam vermektir. bırakın o boşluğu da doldursunlar ellerindeki kirle. bırakın istedikleri gibi karalasınlar oğlunuzun ağlayacağı isimsiz mermer taşın yüzeyini;