sadece istanbul'a mı özgüdür bilinmez ama insanın içini bir garip yapan, araba ya da toplu taşıma aracı ile yanından geçerken müziği kısmamıza neden olan belki de tek gerçeği her daim hatırlamamızı sağlayan kaçınılmaz bir sorun.. belki de sadece ben sorun ediyorum bunu! bir türlü alışamamış insanlardan olduğum için de olabilir fakat sabah ya da akşamın ilerleyen vakitlerinde yanından geçerken insanı değişik düşüncelere götürebiliyor..
küçüklüğümde mezarlığa bakan bir odada ikamet ettiğim için alıştığım bana hiç garip gelmeyen durum. tabi sonra babam parayı vurdu bizde beverly hills'e taşındık bende zıpçıktı oldum baba parası yiyorum artık, ooh böyle oturduğum yerden milyarlar kazanıyorum falan. süt banyosu yapıp kıçımıza buzlu badem sokuyoruz ailecek.*
istanbul gibi betonlar içinde sıkışmış kalmış bir şehirde mezarlıklar sayesinde az da olsa nefes alıyoruz. ölülerden korkacağınıza, dirilerden korkun. ölüler paşa yatar sesleri gıkları çıkmaz ama diriler yalan dolan, deveyi hamuduyla götürürler. yoksul, aç ve fakir ayrımı yapmadan.
şişli de egzoz dumanından insanlar boğulmuyorsa dua etsinler o ermeni ve yahudi mezarlıklarına.
mezarliklar, stadlar, alisveris merkezleri sehir merkezinde olamamsi gerektigi halde bir zamanlar sehir disi olan yerlerin simdilerde sehir merkezi olmasi sebebiyle, artik sehir icindeler. hemde tam merkezi yerlerde.
istanbul gibi hayvani büyüme hızındaki bir şehirde mezarlığı nereye kurarsanız kurun yıllar geçtikte sonra yine yerleşim yerinin içerisine girecektir. ayrıca her yere mezarlık yapılmaz. mezarlık olacak yerin mümkünse ağaçlık ve sel, toprak kayması tehlikesi olmayan bir yer olması gerekir. yoksa çok yakın bir zamanda ülkemizde meydana geldiği gibi bir toprak kaymasında yollardan kol bacak toplarsınız.
ayrıca mezarlıkların şehir içerisinde olmasının aslında güzel ve ibret verici bir yanı da vardır. insana ölümü hatırlatır ve gereksiz hırslardan insanı alıkoyar.
mezarlıkları şehrin içine ya da girişine koymak eski bir türk geleneğidir zaten.
gözünü mal mülk para iktidar hırsı bürümüş insanoğluna bir uyarıdır.
işte senin gideceğin yerde orası demeye getirilir.
hoş işe yaramış mıdır.
zinhar insanoğlu yine çalıp çırpmaya bin türlü alavereye devam etmiş kendi türünden olanlara zalimliğini sürdürmüştür.