+eheehee naber kamil ne o yine antenler falan sallanıyo gecenin bi vakti?
-hiç bulaşma bozuğum rıza.
+niye lan noldu?
-amcaoğlu kerim öldü biliyon ya.
+hass.. başın saolsun lan kamil.
-anana sövesim var ama neyse..
+niye amk.
-yerlere o kutulardan koymuş amk. bizimki de yemek sanıp yiyo onları yuvaya bi girdi böyle yeşil noktalar var üstünde abov. bırak bize de bulaştıracaktı.neymiş böcekleri yuvalarında öldürmüş.
+başın saolsun kamil valla b...
-sorucam lan anana hesabını.
bacaga tırmananları vardır.
'sen mi büyüksün ben mi ulan geliyorum oraya' der bir nevi.
lakin yüksek sesle atılan bir cıglık ve bacagı silkelemeyle evin babasının gazabına ugrar.
bunların uçanları tam anlamıyla terminatördür ve sanki insana karşı saldırısında kullanması gereken tek silahın 'iğrendirmek' olduğunu bilircesine uçar insana. halbuki ısıramaz da ama okur yine o meydanını. ancak insandan korkmayan ve ölümsüzlüğün sihrini bulmuş olan yenilemeyen bir böcek varsa o da; (bkz: osuruk böcegi)
gecenin bir saati salonda karşılaşılan, ancak karşısındaki insandan kaçmayan hayvandır. loş ışıkta öylece durmakta, antenlerini oynatarak vaziyeti kollamaktadır. ezildiğinde en çok kan böylelerinden çıkar. insan gördü mü köşe bucak kaçan akrabaları gibi kansız değildir.