Her uyandığında aslında hiç uyanmamış olduğunu anlamak...uyurken bile uyur uyanık yaşamsılara inat yüksek sesle horlamak...dile gelmiş tüm yaşantıların aslında birer konuşma balonu minvalinde süzüm süzüm süzüldüğüne tanıklık eden bir simanın güneşe vuran gölgesi olmak... ne sıkıcı ve ne keder bu heyhat...yine açılıp saçılmışsın be dünya, etrafımda ışıl ışıl yanan kor tanesi bulutların, bir rakkese tadında kıvrımların ama bir o kadar da hoyrat prozac etkin ne tuhaf...ne tuhaf ki varlığın hissedildikçe ince bir sızı olmaktan çıkıp mütemadi bir boşluğa dönüşmekte...
deli kız hoşgeldin..sefalar getirdin, niye böyle geç kaldın..neyse geç olsun güç olmasın.şaka bir yana sözlüğe dönmesine gerçekten çok sevindiğim yazar.