öncelikle tasavvuf, bir yolculuktur. kötü halden iyi bir hale, günahtan sevaba, güzel işlerden daha güzel işlere yolculuktur. bu yolculuğun mekânı kalp, aracı zikir ve tefekkürdür.
tasavvuf denilince mevlana gelir akla. mevlana tasavvuf yolunda ilerlemiş evliyalardandır. hocası şems'tir.
ne yazıkki günümüzde insanlar mevlananın sözlerini paylaşarak tasavvufu oldugu gibi anladıgını sanıyor. bu büyük bir yanılgı olmakla beraber cehaletin de daniskasıdır. çünkü mevlana makamına hoşgörü ile oldugu kadar hak aşkıyla, zikirle, muhabbetle ve teslimiyetle gelmiştir.
kısacası mevlanayı ve hoşgörüsünü gerçekten anlamanın yolu islamı yaşamaktan geçer.
keza tasavvuf islamdan ayrı bir oluşum değildir.
mevlana bir mürşittir yani kılavuzdur. allah u ulaşmanın en kısa yolunu insana gösterir. kendisi bir ehli sünnet allah dostudur.
peygamber varisidir. mevlana hazretleri irtihal etmiş bu dünyada görevini tamamlamıştır. artık yaşayana mevlanaları bulma zamanıdır. onların gel çağrısına uyma zamanıdır. tövbe etme zamanıdır. ellerini öpüp öğütlerini tutma zamanıdır.
Türkiye' de bu gibi mevzulara çok rastlanır. Mesela;
1) Öğretmenler gününün, sadece hocaya hediye almak olarak algılatılması.
2) 10 Kasım, 23 nisan, 19 mayıs, 30 ağustos vb. anma törenlerinin sadece 1dk. lik saygı duruşu ve şiirlerden ibaret olması.
3) AMA, sevgililer gününün medyada daha fazla yer verilmesi gibi.
Bu yanlışlar devletin manevi miraslarının, geleceğin çocuklarına sadece maddi birer sembol olarak kalmasının en büyük sebepleridir.