Allah der ki;
Kimi benden çok seversen onu senden alırım.
Ve ekler;
Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım.
Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur,
Sabır taşar,
Canından saydığın yar bile bir gün el olur.
Aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür.
Düşman kalkar dostun olur.
Öyle garip bir dünya,
Olmaz dediğin ne varsa olur.
Düşmem dersin düşersin.
Şaşmam dersin şaşarsın.
En garibi de budur ya;
Öldüm der durur yine de yaşarsın...
efendim günlerden bir gün, mevlana'nın dergahına çok zengin bir tüccar gelir. beyimizin karşısına çıkar ve konuşur
-ey yüce mevlana, ben çok zengin bir tüccarım, ancak bir türlü doymaz iştahım; hep daha fazla para kazanmak, daha kudretli olmak isterim. var mıdır bana diyeceğin?
mevlana ise bir hikaye ile cevap verir:
zamanlardan birinde bir konakta bir kadın yaşarmış. bu kadın kocasından memnun değilmiş ve bir türlü cinsi tatmin olmazmış. binbir yol denemiş, şerbetler içmiş, kocasına macunlar yedirmiş ancak hiçbiri fayda etmemiş. bir türlü tatmin olamıyormuş.
lakin bu kadının bir hizmetçisi varmış ki kadın hep güleryüzlü, hep mutlu mesut görünürmüş. kocası olmayan hizmetçinin nasıl böyle mutlu mesut olduğunu anlayamayan kadın ise onu için için kıskanmaya başlamış. bu yüzden hizmetçisini takibe karar vermiş, gittiği her yere peşinden gitmeye, yaptığı her işi izlemeye başlamış.
bir gün kadın uyandığında ahırdan garip sesler geldiğini duymuş. hizmetçinin şuh sesi, bir anırtı ile beraber yankılanmaktaymış. hemen gidip ahır kapısından içeri bakmış ki ne görsün? hizmetçi kadın bir eşeğin altında gidip gelmemekte miymiş?
kadın bağırıp çağırarak hizmetçiyi ahırdan kovalamış. böyle bir şeyin olabileceğine inanamıyormuş.
günler, haftalar geçmiş. kadıncağızın tatminsizlik en sonunda canına tak etmiş. bir sabah usulca ahıra girmiş. eşeğin yanına gidip onu okşamaya başlamış. en sonunda dayanamayıp önünde eğilmiş; ve eşek tenasül uzvunu soktuğu anda kadın oracıkta can vermiş.
gürültüye gelen hizmetçi kadını eşeğin altında yatar bulmuş. ağlayarak,
"ah hanımım, hanımım"
demiş,
"eşşek tamam, sen tamam,
ama kabak eksik kabak!"