Ne olursan ol gel demedi aslında Her şeyden önce insan ol, öyle gel dedi, ama anlayamadık.
Öylece destursuz girdik dergâhına.
Hamdım, piştim, yandım dedi kamışlıktan koparılmış neyin hikâyesini anlattı yine anlayamadık.
Eline eteğine yapıştık, postuna dergâhına yapıştık.
O elimize ilim tutuşturdu, biz paraları kapıştık.
Mevlâna diye pideci, lahmacuncu, etli ekmekçi, otelci, turizmci, şekerci olduk yetmedi; Şemsini pare pare edebiyatımızın edepsizliğine kurban ettik. O aşkın gözyaşlarını akıtırken eserlerimizde iliklerine kadar sömürdük.
Onu kendi adını taşıyan Mevlanâ Sektörü diye ticari bir sermayenin ortağı yaptık, ama yine yetinemedik.
O dünle beraber gitti, düne ait ne varsa bugün yeni şeyler söylemek gerek dedikçe biz yeni kapital kanallar bulup daha fazla nasıl sömürürüz [duyarsızlığını] kuşandık! Mevlâna bir ilim adamı değil, kapital bir marka artık