mevlana ve şems-i tebrizi nin yaşadığı yasak aşktan bahsetmek istiyorum size biraz dostlar.
bildiğiniz gibi mevlana konya da dergahından camisine camisinden dergahına bir adam.. bir gün şems'i dergahında görür ve tutulur. ilk görüşte aşktır. ancak bunu kendine bile sonradan itiraf edebilmiştir. bir gün mevlana şems'e gel sana öğreti öğretecem ayağına odasına kapatır ve aşk başlar... gel zaman git zaman şems mevlana'yı terkeder. mevlana tabii yıkılır, her gün hüngür hüngür ağlar, tatakları falan akar ağlamaktan... o'nun geleceği günü bekler ve ona ithafen şiirler yazılar vs. yazar ömrünün geri kalan zamanında...
oğlancılığını bilemem bunu iddia etmek şimdilik iftira olur fakat türkmenlerden hazzetmediği. türkmenlerin de zamanında onu pek sevmediği tarihi bir gerçektir.
Mevlana semsi tebrizi ile inzivaya cekilir.. Hak allah aski icin bir yasamaya karar verirler.. Halkin dilinde dilden dile islenir bu konu.. Ve bir gun oldurulur.. Insanoglunun dedikodu ve iftiraya ne kadar gark oldugunun gostergesi..
Ruhlari sad olsun..
Öncelikle böyle bir başlığı şiddetle kınıyor, din konularında moderatörlerin daha sağlıklı bir şekilde kurallar koymalarını da buradan rica ediyorum. Önemli insanlara saygısızlık yapan tek ülke bizimki herhalde.
Aşk denilen kavram nedir? ben sana söyleyeyim. senin aşktan anladığın kavram s*k*ş ve s*k*ştan ibaret. ama o zamanın alimlerinde ki aşk ''Yaratıcı Sevgisi'' kısacası ''ilahi aşk''.
gidipte bunu oğlancılıkla veyahut saçma sapan ne idüğü belirsiz şeylere bağlaman, ne kadar gereksiz insanların aramızda olduğunu alenen gösteriyor.
iftiranın karşılığını elbette ahirette göreceksin, boyle mübarek insanlara iftira ederek insanlarin gözündeki değerini azaltamassiniz, bütün dünyanın saygi duyduğu alime bu liseli ergenler saldirsa ne saldirmasa ne, zararli cikacak olan gene kendileri. bu işin ahiretide var, yüzünüz kızaracak.