Hz. Mevlânâ, hayatında Kur'an ve Sünnet'ten bir adım ve bir nefes dahi ayrılmamaya çalışmıştır. Bu iki ana kaynağın dışında bir şey O'na isnâd edilecek olunursa, bundan bizar olduğunu veya olacağını net olarak ifade etmiştir.
Ayrıca ;"Ben sağ olduğum müddetçe Kur'an'ın bendesiyim, Hz. Muhammed'in yolunun tozuyum " ifadesi de O'nun Kur'an-ı Kerim ve sünnete bağlılığının göstergesidir.
edit: Bazı kelimeler birkaç manaya gelir. Cümledeki yerlerine göre manaları değişir. Kul, mahluk, insan, köle, bende, emir altında bulunan, tâbi, mensup gibi manalara gelir.
Sultana bağlı askerlere Kapı kulu denirdi. Bende kelimesi de kul demektir. Bendeniz, kulunuz demektir. Bu tabir bugün bile tevazu ifadesi olarak kullanılmaktadır. Padişahlar, tebeasından olan sadık yardımcıları için "Kulum" tabirini kullanırlardı. Burada kulum, sağ kolum demektir.
Mevla kelimesi de yedi manaya gelir. Meşhur olan üç manası ilah, köle ve efendi demektir.
(Mevlamızın rahmeti boldur) cümlesinde mevla, ilah manasındadır.
(Mevlana Halid-i Bağdadi, Mevlana Celaleddin-i Rumi kıymetli zatlardır) cümlesindeki mevla kelimesi, efendi demektir. Mevlana, efendimiz demektir.
(Hazret-i Bilal, Hazret-i Ebu Bekrin mevlası idi) cümlesinde mevla, azat edilmiş köle manasına gelir.
Bunun gibi bir çok kelime kullanıldığı yere göre mana alır. Sultanlar veya diğer büyük zatlar hakkında şanlarına yakışmayan bir şey duyunca, işin aslını öğrenmeden onlara su-i zan etmemelidir.
Delinin biri kuyuya taş atmış 10 akıllı çıkaramamış dedikleri bu olsa gerek...
Mesnevi de Allah aşkını gördüğü yazılar da var... O yüzden böyle ithamlar da bulunmuştur.
Bir fasık size bir şey söylediğinde aslını araştırın diyor Allah.
başkasının mantığını fikir olarak kullanan insanı göstermiş beyan.
attığım kanıtların hiçbirine cevap gelmemiş, yine ''sen anlamazsın, karışma!'' diye körü körüne Mevlana'yı savunan beyinsizlerin sıçmıkları dökülmüş ortaya...
Oğlum, ben yemem lan bunları, eğer bir diyeceğiniz varsa adam akıllı kaynaklar, argümanlar ortaya koyun, böyle yaparak sadece saçmalıyorsunuz. Böyle yaparak benim fikrimi de değiştirmiyorsunuz. Komiksiniz...
''o mesnevi değiştirilmiştir. mevlana yi müşrik edecek insan sen nesin alimmisin. o kadar islam alimi yetistirmiş, bir tane alım hakkında kötü dememiş de sana ne oluyor.''
:ASDFSFAFASFSAFSA
ulan adama mevlana'yı öyle bir pompalamışlar ki, gözüyle görse yine inanmayacak amına koyim. Salak. istersen kontrol et dedim en başta, tabi senin gibi mukallitler okumadan düşünmeden direkt savunma moduna geçerler, hiçbir zaman sorgulamak akıllarına gelmez, çoğunluk ne derse ''başım gözüm üstüne'' diye kabul ederler.
Mesnevi'nin bu sayfalarında anlatılan şudur: Şeyhin biri şarap içer, ardından tasavvufun yüceliğini anlamamış halktan birisi de şeyhin şarap içmesine karşı çıkar. Fakat tam da Mevlana'nın istediği sığır mürit profilinde olan başka birisi hemen olaya atlar ve özetle şunları söyler: "Sus senin ne haddine o ululara dil uzatmak. O şeyh koca bir Kızıl Deniz'dir, sense küçücük bir havuzsun. Kızıl Deniz bir şişe şarapla kirlenmez ama senin gibi bir havuz kirlenir."
bir farkınız yok aptallar. Körü körüne, "Ya aslında orada öyle demek istemedi" diye savunmaya kalkışıyorsunuz ve komik duruma düşüyorsunuz.
Önsözün bu kısmında Mevlana, kendi yazdığı Mesnevi'ye övgüler dizer. Ve ne ilginçtir ki burada Mevlana'nın Mesnevi'yi övmek için kullandığı cümleler, Kuran ayetleridir. Yani Allah'ın Kuran için kullandığı tabirleri, Mevlana birebir olarak kendi Mesnevi'si için kullanır.
Mesela yukarıda Mevlana "Mesnevi'ye temiz kişilerden başkası el değdiremez" der, Allah ise Vakia suresinin 79. ayetinde "Kuran'a temiz kişilerden başkası el değdiremez" der.
Mevlana "Batıl, Mesnevi'nin önünden ve arkasından yol bulamaz" der, Allah ise Fussilet suresinin 42. ayetinde "Bâtıl, Kuran'a ne önünden gelebilir ne de arkasından" der.
Mevlana "Mesnevi gönüllerin şifasıdır" der, oysa Allah isra suresinin 82. ayetinde "Kuran'ı, inananlar için bir şifa ve rahmet olarak indirdik." der.
Mevlana "Mesnevi, alemlerin Rabbinin ilhamıyla hayır sahibi katiplerin elleriyle yazılmıştır" der, Allah ise Abese suresi 13-16. ayetlerde Kuran'ın hayırlı katiplerin elleriyle yazıldığını söyler.
Uzatmaya gerek yok sanırım, yukarıdaki cümlelerin neredeyse hepsi Kuran ayetleridir. Mevlana, kendi yazdığı Mesnevi'ye Kuran'ın sıfatlarını yükler. E tabi, adam açık seçik Allah tarafından indirildiğini söyledi zaten Mesnevi'nin, ya ne olacağıdı?
Bir kişinin kendi yazdığı kitap için "bunu Allah indirdi" ifadesini kullanması ne demektir biliyor musun? "Hoşgeldiniz yeni dine" demektir. Bunun lamı cimi yok.
Peki Kuran bu durum için ne der? Doğal olarak şunu der: "Yazıklar olsun o kişilere ki, Kitap'ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye 'işte bu, Allah katındandır!' derler. Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden! Vay haline onların, kazanıp durdukları yüzünden!" (Bakara 79)
Mevlana'nın fikrini, zikrini, felsefesini anlama kapasitesine sahip olamayan, boncuk beyinlilerin zırvalarına yeni bir örnek dahadır.
iyiliği, güzelliği, adaleti, doğruluğu dürüstlüğü, kısacası, kutsal olan manevi her olguyu yücelten, bu fikir ve tasavvuf alimine, dil uzatmadan evvel, oksijen solumaya, okumaya, beyin hücrelerinizi zorlamaya ne dersiniz?!?!
Mesnevi gibi bir şaheseri gözüyle okumamış, aklı ve yüreğiyle sorgulayamamış yazar söylemidir.
Acınasıdır!