--spoiler--
mevlana ile şems'in arasındaki yakınlaşmanın eşcinsel ilişki olduğunu bütün dünya kabul etmiştir ama nedense türkiye'de bu konu tabudur.
--spoiler--
böyle bir cümleye özne olamayacak iki veli. istinca ve istibra ne desek, suriye de dağ adı diyecek, zerzavat birde dünya kabul etmiştir demez mi gül gül ölesim gelir. tasavvuf edebiyatı üzerine bildiklerinizi yerim sizin. [bak bu da erotik oldu değil mi ]
Tebrizin Güneşi ( Şems'i tebrizi) Ahmet Ümet'in de kitabında anlattığı gibi onu bir kez göreyim başımı vereyim der. Allah'da ona nasıl ulaşacağını ilham eder. Şems Hüdavendigar'ı ( Mevlana ) bulduğunda önündeki kitapları alıp suya atar ve Mevlana kızıp ne yaparsın be derviş onların içinde babamdan kalan çok müstesna yazılar vardı der ve Şems'i Tebrizi sudan ıslamayan kitapları geri çıkarır. Ve Hakk'a giden aşk yolculukları aylarca kendilerini kapatacakları çilehanelerde başlar. dedikodular çıkıpta Şems'i Tebrizi Şam'a gidince Mevlana aşk ateşi ile yanmaya başlar nitekim oğlunu gönderip onu buldurur. Ancak Tebrizli geldikten sonra yine Mevlana'nın başka bir oğlu tarafından bir rivayete göre iftiraya mağruz kalır ve galeyana gelen bir takım halk onu öldürür. Şems'i tebrizi ölmeden önce öyle bir gideceğimki bu kez benden hiçbir şey kalmayacak der. Halk daha sonra kendisine bir Türbe yaptırır ancak Türbe'nin, dinin o zamanki ileri gelenleri; sadece sembolik olduğunu naaşının orada olmadığını söylerler.( En doğrusunu Allah bilir.) rivayetlerinin anlatıldığı Mecnunun, Ferhat'ın ve Şirinin aşklarını toplasanız hepsinin ulaşamayacağı bizlerin maalesef tam olarak ne olduğunu anlayamayacağı anlatılası aşktır. Allah hesap gününde bir birlerini sadece Allah Rızası için seven dostları affedeceği ümidini hatırlatan sevgi örneğidir.
aralarında yaşanacakları rüyalarında görüp birbirlerine kavuşması da ayrılması da yüreği olanların yüreğini sızlatacak mükemmel dostluk.
hazreti mevlana yalan bile olsa kapıya gelip ''hz. şems yaşıyor!'' diyen bir dilenciye ''dile benden ne dilersen...'' der. dilenci üzerindeki kaftanı ister. hz. mevlana çıkartıp verir. bunu gören oğlu yalancı birine neden bunu yaptığını sorar. hz. mevlana da ''ya gerçekten yaşıyor olsa değil kaftan canımı verirdim.'' der. *