*
metro istasyonlarındaki (izmir) geçilmemesi gereken çizgidir.
efendim mantığı şudur:
akışkanların basıncı kanununa göre hızlı akan madde, yavaş akan madde göre daha düşük basınç yapar. hızla gelen metro da önündeki havayı iktirdiği için (düz mantık) rayların üzerindeki hava basıncı düşer, yolcunun beklediği yerdeki hava basıncı yükselir. böylece boş bulunduğumuz bir anda bilinmeyen bir kuvvetle raylara doğru çekildiğimizi sanabiliriz.
izmir'de bu çizgileri geçtiğiniz an güvenlik görevlilerinin uyarısı ile karşılasırsınız.. ne bilelim biz istanbulluyuz bizi hiç uyarmadılar buralarda..*
bursaray'ın faaliyete geçtiği ilk haftalarda kendisini pek dile doladığım çizgi. ray yeni açılmış, tabi bursa halkı haklı olarak heyecanlı, mutlu, gururlu. ilk haftalar özellikle, güvenlik görevlileri görülmeye değer, nasa'da çalışıyor sanki dümbükler. bir havalar, bir artistlikler. bir iki eğitim görmüşlerdir muhakkak metroyla ilgili, her boku kendileri biliyormuş gibi bursa halkına gerzek muamelesi yapmalar falan bunlarda: "biletinizin önünde ok var hanımefendi, durun(siz yapamazsınız) ben yaparım, bakın, ok sizi görecek şekilde kartı dik konumda tutup..." oooff, o azimleri görülmeye değerdi ama, gülümsetirdi beni.. ben de canlar bu kadar iş yapma heveslisi olunca her metro beklediğimde yanımdaki arkadaşı çekerdim görevliye doğru;
-ya pervin ya, bu sarı çizgi de ne ola ki, neden koymuşlar acaba bunu, aklım sırrım ermedi?..falan derdim, panter gibi atlarlardı seküriti abiler:
-şimdi o sarı çizgi sizin can güvenliğiiiöööğğğğhhhşşş....
mutlu olurdu lan çocuklar! işte böyle sözlük. uzun bir sarı çizgi oldu değil mi*.
ankarada bazı yerlerde sarı olmasına karşın lütfen beyaz çizgiyi geçmeyin anonsuyla afalladığınız ve neyi geçmemeniz gerektiğini sorguladığınız sarı renkli uzuuunca bi çizgi...
insanın yaradılışı gereği sürekli birşeyleri deneyimleme isteği vardır.bu sebeple sarı çizgiye basma,sarı çizginin tam dibinde durmak gibi eylemlerin gerçekleştirilmesi gayet doğal bir mevzudur.
cinslik alametidir.tam çizginin ucuna gelinir. kameradan sizi gözetleyen amcaya bakılarak;
hehe (bkz: hadi uyar lan uyar yiyorsa) bakışları atılır. başka uğraşacak işi olmayıp da sıkılanlar için eğlenceli olabilir fakat ankaray yaklaşırken sarı çizgiden uzaklaşılması her ihtimale karşı tavsiye edilir. ****
sırf siz geçtiğnizde sizi uyarması için güvenlik görevlisi çalıştırıldığını düşündüğüm çizgilerdir. ama tabiki her zaman çizginin öbür tarafındaki kişi yolcu olmayabiliyor.
y1 : yolcu 1 (kurbagadan kacmistim)
y2 : yolcu 2 (arkadaş)
gg : güvenlik görevlisi
y1 : yasak değil mi arkadaşım niye geçiyorsunuz çizgiyi?
gg : ha ? ne ? ne diyon sen?
y1 : biz geçince uyarmayı biliyosunuz ama değil mi! geçsene lan bu tarafa!
gg : belamısınız lan gelin buraya!
y2 : kaçalım olum geliyo.
tamamen psikolojik bir olaydır. bizzat gördüğüm olayları anlatmak gerekirse;
amcanın bir tanesi sanki hayatında ray görmemiş gibi sarı çizgiyi geçer ve yere bakar bakar bakar. doğal olarak tansiyon, şeker gibi hastalıkta olabilir. ya şeker düşmesi veya tansiyon düşmesi nedeni ile amca kendini raylarda bulur. neyse ki tren uzakta iken durdurulur.
ikinci olayda ise yanındaki kadınlarla çene çalıp duran bir kadının çocuğunun elini bırakır ve çocuk oyuncak tren sanıp sarı çizgiyide geçer raylarada atlar. bunuda önlerler.
bir de şerefsizliğe geçenler vardır geçenlerde genç bir kızmız bok varmış gibi geçer o sarı çizgiyi sabahın erken saati olduğu için genç kızımız kahvaltı falan yapmamıştır. (zayıf kalacak ya) bomboş olan platformda sarı çizgiyi geçmiş ve treni beklemektedir. ve baş dönmesi ile neyse ki kendini hatta değil platform tarafına düşüp bayılmıştır.
sonuç olarak;
bir bok yok sarı çizgiyi geçmekle. ne tren hızlı geliyor orda bekleyince ne trene çabuk binebiliyorsun. ne de çabuk binsen bile oturcak yer bulamıyorsun.
her sabah işe gitmekle eve geri dönmek arasındaki kararsızlığınızı afaki boyutlara çıkaran çizgidir. her seferinde iş tarafı ağır basar ve geçersiniz (bkz: paranın gücü)