Namazın farzlarından biridir necasetten taharet. Yani üstte, başta ve "namaz kılınacak yerde" dirhemden (yaklaşık 5 gr) fazla pislik (necaset) olmamalıdır.
Ayakkabı ile girilen bir ortamda, necaset olmaması mucize gibidir. Muhakkak bir pisliğe basan insan bir dirhem de olsa, o mekâna o pisliği taşımıştır.
Temizliğinden emin olunmayan yerde namaz kılınmaz. Zorunlu haller vb. Durumlar falan hikâye, namazın farzıdır bu temiz olma işi. Nasıl ki cenabetken namaz kılamazsan, pis olan yerde de kılamazsın.
Ayrıca, otobüs, metrobüs gibi, zaten milletin ayakta zor yer bulduğu bir taşıtta namaz kılmak, rüku, secde ve sair hareketler, diğer yolcuların hakkını gasp etmektir. Insanlar sana namaz kılman için yer açmak zorunda değil. Ama sen, inandığın dinin gereği olarak kul hakkına giremezsin. Tabi ki doğrusunu allah bilir, ancak bu namaz olayının sevaptan çok günahı var gibi.
Namazı vaktinde kılamıyorsan, kazaya bırakabilme, bir sonraki vakitle birlestirip kılabilme gibi kolaylıklar sağlayan allah'a yapılmış bir nankorluk bu hareket.
Şuraya da bir ayet bırakalım ki, ne demek istediğimiz anlaşılsın.
(bkz: maun suresi) 4,5,6,7. Ayetler.
Vay haline o namaz kılanların ki,
Onlar namazlarının özünden uzaktırlar.
Onlar halka gösteriş yaparlar.
Hayra da engel olurlar.
namaz çok önemli. hatta çok çok önemli sandığımızdan daha önemli, korkarım ki bir müslüman olarak bunun ciddiyetini ancak hesaba çekilirken anlayacağız. allah korusun. konumuza geri dönelim.
yani bir metrobüs yolculuğuna sıkıştıracak kadar namazı zor durumda bırakmak bilemiyorum ne kadar mümkün. akla gelir gelmez ilk durakta inip en yakın mescide intikal edilebilir.