metrobüslere girmeden önce duraklardan bir başlayalım;
köprüde sıkışanlar: dolmuştan inersiniz veya yürüyerek köprüye ulaşırsınız fark etmez. daha merdivenlere bile ulaşamadan yakalanırsınız bu sıkışmaya, ağır ağır inersiniz aşağı kadar; bu kesim hepimiz oluyoruz eğer saat uygunsa kalabalığa.
akbili yetersizler: köprünün trafiğinden tam kurtuldum deyip turnike sırasını aştığını sayarken o korkunç sesi duyup irkilen, parayla (beş liraya) akbil basan dayılarla göz göze gelen kurbandır.
metrobüsün duracağı yeri hesaplayanlar: bunlar zaten her yerde var, metronun duracağı yer belli olduğu halde onu bile hesaplamaya falan çalışıyorlardı bunlar. "abi gel gel en önde bekleyelim!" diyenleri en garanticileri, orta kapıyı henüz hesaplayamıyorlar.
milletin inmesini beklemeyenler: bunlar bazen aşırı heyecanlı teyzeler-amcalar bazen de artist gençler olarak genelde ikiye ayrılırlar. ama bazen üçe dörde ayrıldıkları da görülmüştür(inenler tarafından).
gel gelelim çok uzatmadan metrobüsün içine; *
gerginliği hemen kapıda başlatanlar: bu abiler ablalar hep bir gerginlikle binerler ve "bi adım daha! ortalara doğru ilerleyelim!" diye bağırırlar, iterler, savaşırlar adeta. asıl meslekleri dolmuş şoförlüğü ve duraklarına gidiyorlar sanırım.
gerginliği hemen tırmandıranlar: bu abiler ablalar da hemen onlara yapıştırır cevabı "yer mi var be! nereye gidelim daha yahu dışarı mı çıkalım! bayan var ulan ne itiyorsun ayıp!" diye.
gerginlikten etkilenenler: bunlar bazen olay yaratanlara müdahale ederken kendilerini fazla kaptırır, bazen klima fırçasını kaptana atma görevini üstlenir bazen de yaşlılara yer vermeyen gençlere gider yaparlar. daha ayakta duranlardan tipini beğenmediklerine kadar birçok şeye yorum yaparlar ama uzatmayalım. arkalara doğru ilerleyelim.
seçiciler: yer verme demişken bu tipi unutmak olur mu hiç. kalkacağı zaman yerine oturacak kişiyi tayin etmeyi kendine borç bilmişlerdir. o kişi de ineceğini söylerse gözleriyle herkesi süzüp en uygun ikinci kişiyi dürterler yerlerine oturması için.
muhabbet sevenler: genellikle iş arkadaşı olan bu tipler en az iki kişiden oluşur. bazen sayıları ona on beşe kadar çıktığı görülmüştür. iş arkadaşları, teyzeler, öğrenciler başlıca temel taşlarıdır. yüksek sesle konuşmaktan, insanları rahatsız etmekten pek sıkıntı yaşamazlar içlerinde. meslekler, evlilikler ve daha envai çeşit yaşam dersi alınabilir bu arkadaşlardan.
utangaç ablalar: bu ablalar kucağında bebekleri olduğu, hamile olduğu veya birçok eşyası olduğu halde yer istemeye çekinirler. bir gerginlikten etkilenen bizi uyarana kadar (biz fark etmemişsek) oturacak yerleri olmaz.
telefona bakanlar: bu abilerin ablaların merakı çoktur. gözlerini diğerinin elindeki telefondan alamazlar. hele ki o kişi bir kızsa belgesel izler gibi izlerler kızcağızın özelini.
fordçular: bunlar tanımlama bile haketmiyor.
kulaklıklılar: en güzelini yapanlardır, bu kadar saçmalığa gerginliğe başka nasıl kulak tıkanabilir ki...
tanım: metrobüslerde en çok rastlanan, olmazsa olmaz tiplerdir.