söz konusu istanbul toplu taşımacılığı ise; kimsenin kimseye acımadığı metrobüs duraklarında yapılması farz olandır. zira metrobüs duraklarında da aşağı yukarı orman kuralları geçerlidir; güçlü olanlar oturur, zayıflar ayakta kalır.
metrobüsün toplu taşıma aracı değil, insan konservesi olmasından kaynaklanan durumdur. istanbul'u çok sevmem daha doğrusu kalabalığı. geçen yaz bi süre istanbulda düzenli olarak metrobüs kullanmak zorunda kaldım. ilk başlarda afrika savanlarındaki ürkek bir ceylan edasıyla, ' nooluyo lan?' bakışlarıyla metrobüse biniyordum. 1-2 hafta içerisinde dayılara çelme takmak olsun, teyzelere çakrırmadan dirsek atmalar olsun olayın eşşoğleşşeği olup çıktım. istanbul azizim, adamı değiştiriyor.
kimi zaman sadece insanlık bırakılmaz o durakta, bazen sırttaki çanta, bazen ayaktaki ayakkabı ya da bazen bacaklarınızdan bir tanesi kalır o durakta...*