metrobüs; şu an içinde yolculuk ettiğim süper araç. en arka koltukta hani şu kimsenin oturmadığı tam köşedeyim. diğer koltuklara oturmuş olanlar acıyarak, ayakta olanlarsa imrenerek bakıyor. bense az önce verdiğim mücadelenin haklı galibiyetini yaşıyorum.
lan arkadaş metrobüse binmeden önce verilen o mücadele nedir öyle allasen? herkes mi vahşi kesilir amk yerinde?
daha az önce birbirimize kaçamak bakışlar attığımız peynir gibi bi gacı, tam ben binecekken arkadan bana omzu atıp çelmeyi taktı, tam beni yendiğini düşünürken saçlarından kavradığım gibi cama yapıştırdım fondotenli suratını. şimdi bana kötü kötü bakıyor. indiğimizde kafamı turnikelere sıkıştırıp akbili götüme sokmasa iyi.
bu vahşi hayatı görmeyip bi belgesel için onlarca yılı afrika'da, kutuplarda harcayan bbc elemanlarına sesleniyorum; "ömrünüzü boşuna harcıyonuz olm, gelin istanbul'a, binin metrobüse, kapışmayı görün. vahşi hayatta kalmak için ceylan gibi bi kızın aslan gibi delikanlıları nasıl harcadığına şahit olun. toplu taşıma araçlarının panteri yaşlı teyzelerin nasıl her mücadeleden galip çıktığını görün..''