içinde astımlı biri bulunan otobüsün içinde sigara içen, uyarınca da beğenmeyen varsa inebilir diyebilecek kadar kıro tiplerdir. şumnu-istanbul arası o uzun mesafe o şöförlerle geçmek bilmez.
+otobüsün var mı?
- var abi.
+ yaz! otobüsünü kendisi getiriyor.
...
+ istanbul'dan antalya'ya giderken 8 ilde durmanı istiyorum tamam mı?
- her zaman abi!
çok çok uzun yıllardır şehirlerarası otobüsüs ile yolculuk yapmadığımı bana hatırlatan şöförlerdir. mümkünse çok çok uzun yıllar daha ben onları sadece sollamada göreyim.
bir yandan otobüs kullanıp bir yandan sigara içen, telefonla konuşan, muaviniyle yan yana oturup bir yandan dertleşip öbür yandan çekirdek çitleyen *** insanlardır.
muavinleride ayrı bir problemdir metro turizmin. ne içmek istediğini sorar, bikaç saniye beklerse "biraz çabuk söylersen" diye sitem eder. * içeceğinizi aldıktan sonra sol tarafın cam kenarında, içeceğinizi sol elinize alıp kolunuzuda kolluğa koyarsınız. bardak perdeye temas etmektedir. o sırada oradan geçer muavin "kardeşim inri elini ordan" demesiyle kısa süreli şok geçirirsiniz. noluyo lan? parasını verip oturmadıkmı bu koltuğa? hadi kirletse anlıycam, perdede benim içeceğimin lekesi hariç her türlü leke var.
bir başka mevzu, bagaj yerleştirme. elimde gitarım var ve koltukların tepesine sığmadı. bagaja koymak istedim ve "sağlamca biyere koyarmısın" dedim. adam hiç istifini bile bozmadan "koyamam abicim" dedi. o anda bileti aldığıma pişman oldum işte. biletide sırf süit otobüs için almıştım, milletin horlamasını kıvranmasını çekmiyelim diye. o hariç hertürlü sıkıntıyı çektim. gitarı sonunda tepeye sıkıştırdım, düştü düşecek korkusuyla televisyon izleyemedim.