kimi zaman geçim derdinden, çoğunlukla da yakıcı bir aşktan kaynaklanan nedenlerle; toplumsal statüsünü, sosyal hayatını, aile bağlarını, hatta tüm geleceğini feda eden kadındır. sebebi ne olursa olsun kişisel tercihidir kimseye laf düşmez.
kocalarının kapılmasından korkan sıradan kadınların en çok korktukları ve bu yüzden en çok nefret ettikleri kadınlardır bunlar aynı zamanda.
edit: ne kadınım, ne metresim ne de metresim var. ama empati, kelime oyunlarını seven kimilerine neden antipatik geliyor anlayamıyorum.
evlilik dediğin şey belediyenin nem kokulu arşivlerinde zapt altına alınmış, sadece ve sadece maddi kaygılarla kurulan bir "müessese" değil mi ki? "birbirini seven iki insan"ın gelecek, miras, nafaka, paylaşım, mülkiyet falan gibi gayet materyalist endişelerle şahitler falan huzurunda imzaladıkları iki ortaklı bir limited şirket?
Öyle işte. Adet yerini bulsun, oğlan askerden geldi evini bilsin, kız mezun oldu yuvasını kursun, torun sevelim, mürüvvet görelim... kutsal neresine düşüyor bu hikayenin?
kutsal avcılarına paylarını verdikten sonra biraz da şöyle dönelim... kapatma muamelesi çektiğin bir kadınla yatmanın iki sonucu olur: "kötü" kadınla yatan "kötüye layık" erkek olursun.
dokunduğun kadın kim olursa olsun: senin ona verdiğin kadar kıymetlidir.
genelleme yapılmamalıdır. boşanmamak için yıllar yılı direnen, anlamsız bir inat içinde olan, hayatı eşinin yanısıra kendine de zehir eden bir kadın, öteki kadını metres olmaya mecbur edebilir. sadakat, güven olması gerekendir ama duyguların bittiği bir yer vardır. kimse zorla birine kocalık ya da karılık yapmamalıdır.
kendini aşağılanmaya, insanların ve kendisinin gözünde küçük düşmeye hazırlamış kadındır. kadınlık gururu, bunu kaldıramaz ve bir yerden sonra ağır gelir herşey, herkes, düşünceleri bile.
üniversitede öğrenci olmasına , güzel olmasına , iyi bir üniversite ortamına sahıp olmasına rağmen , nişanlısı olan erkekle birlikte olan kadındır , hayret uyandırır.
edit: erkek zengin değildir , sıradan bir öğrencidir. kız da fakir değildir.