Çok basit bir haber metni olabilir, fazla alelade. Kalp yetmezliğinden, 64 yaşında. Kariyerini falan yazarsın, belki ufak bir şekilde gördüğü siyasi baskıları da geçiştirirsin haberde. Olur biter. Ben biraz şahsi bir yazı yazacağım, okunması elzem değil; yazılması elzemdi; benim açımdan.
Metin Kurt ile bir sonbahar günü tanıştık. Spor Emek-Sen'in binasında, Turhan Hoca (Özyazanlar) vesilesiyle gitmiştim; o dönemde TGC'nin Spor Köşe Yazısı Övgü Ödülü'nü yeni almışım, BirGün'de dönem dönem atraksiyonlar yapıyorum. Zaten BirGün deyince mest oluvermişti, ödül mödül bahane. Çok heyecanlı bir adamdı, hele masada futbol konuşan; futbolun emekçilerine dair kafa patlatan beş altı kişi olduğu için daha da heyecanlanmış, heveslenmişti.
Bir heves, önündeki bir zarfa uzandı. Elleri titreyerek, gözleri parlayarak zarfı açtı. "Bunu bugün sabah kapının altından atmış..." dedi. Üst katındaki grafik tasarımcıdan bahsediyordu. "Logomuzun çok sade olduğunu düşünmüş, hayrına üç dört logo tasarlamış..." Masaya diziverdi önündeki kağıtları. inceledik, bir iki tanesini beğenmiştik. Ama eminim, logolar çok çok kötü de olsa Metin Kurt beğenirdi. Duygusal bir adamdı, birkaç kez tekrarladı, logolara ek olarak konulmuş notu ve özellikle sonundaki "Çalışmalarınızda başarılar" kısmının üzerinde durdu.
Sonra, 1950'lerden, 60'lardan Milliyet gazetesi kupürleri çıkardı bir dosyadan. Üzerinde durduğu bazı noktaların daha o günlerde bazı yazarlar tarafından ifade edilmiş olmasına değindi. Masada BESYO öğrencisi birisi vardı, yüksek lisans yapacaktı. Antrenörlük işleyişiyle ilgili bazı hukuki sıkıntıları anlattı. Metin Kurt dinleyip not aldı. Biraz daha muhabbet ettik, sigarasını kah söndürüyor kah yakıyordu.
Birkaç ay sonra Turhan Hoca'yla buluştuk. Diyarbakır BŞB'yle anlaşmıştı, sendikayı sordum, yüzü buğulandı. "Metin Kurt hastaneye kaldırıldı" dedi. Alkolden kaynaklı bazı sıkıntılar yaşamıştı. "Bu yüzden sendika aksadı bir hayli". Üzüldük, başka konulardan konuşmaya başladık.
Ve bu sabah kalktığımda, gitmişti. Yoktu.
Kendisini, hakkında "Metin Kurt dediğin adamın siyasi geçmişini iyi incele Alper" diyebilecek kadar alçalabilecek yeni yetme kulüp başkanlarının çarkına girmiş bir düzen için heba etti, kimine göre yazık etti; kimine göre iyi etti. iyi birisi miydi, bence evet. inandığı şey uğruna karşılıksız ve vefasız kalınacağını bile bile mücadele etti.
Metin Kurt, Türk futbol düzeninin en büyük kamburuydu. F1 pilotlarıyla yapılan dostluk maçına çağıramazdınız; Ali Sami Yen'e veda maçına çağıramazdınız; herhangi bir şeyin yıl dönümünde maça çıkmaya ikna edemezdiniz. Şatafat, gösteriş seven futbol "emekçilerinin" aksine; yeni alacağı arabanın beygiriyle uyutamazdınız. Attığı gol karşılığında yöneticilerden Laila'da eğlence sözü değil; alt yapı topçularının maaşının pazarlığını yapan bir adamı sevemezdiniz. Sevmediniz de.
Hep ittiniz, kaktınız; yok saydınız, görmezden gelip, çabasına balta vurdunuz. Metin Kurt, muhtemelen senenin sadece bu döneminde anımsanacak o Kesmeşeker şarkısındaki gibi hep yalnız kaldı. Sadece ceza alanında da değil üstelik. Sizin o lükse boyanmış futbol topunuzun olduğu her alanda yalnız bıraktınız onu. Çünkü Metin Kurt'lar çoğaldığında siz azalacaktınız.
''izmir' de Polonya' yla milli maçımız vardı. Bu maç yöneticiler için de halk için de çok önemli bir maçtı. Çünkü o maçta kazanırsak bir moral kaynağı olacaktı halka. Ve o maçı biz 1-0 kazandık. Maçtan sonra halk -biz otobüse bindik- halk neredeyse otobüsü omzuna alcak, öylesine coşkulu. O sırada pencereden dışarıya bakıyorum ben, bir baktım bir çocuk kalabalığın arasından fırlayıp geldi. Zıplaya zıplaya şeye de vuruyor, Metin Abi! Metin Abi! diyor bana diyor ayakkabının bağını verir misin ? Şimdi ben napayım napayım derken bizim otobüs hareket etti o sırada bir baktım ki çocuğun ayakları çıplak. Ya çıplak bir çocuk bizden ayakkabı bağı istiyor. Ondan sonra düşündüm dedim ki abi biz ne işe yarıyoruz acaba? Biz bu işi yapıyoruz da kimin için yapıyoruz, kimin yararına yapıyoruz?''
Galatasaray'da ve Milli Takım'da da forma giyen efsane sol açık ve devrimci spor emekçisi, TKP üyesi, Spor Emek-Sen Kurucu Başkanı ve Amatör Sporcular Derneği kurucusu Metin Kurt, yaşamını yitirmiştir.
babamın kuzeniymiş, yeni öğrendim ama komünist momünist olduğunu duyunca hiç şaşırmadım. ulan sülalede bir ben ümmet bilincindeyim herhalde piyangodan çıkar gibi.
galatasaray' lı dik başlı, mağrur ve mütavazi duruşuyla bilinen eski futbolculardandır. futbol tarihimizde ilk sendikal örgütlenmeyi yapmasıyla bilinir, türkiye komünist partisi üyesidir. 1970 ve 1973 de galatasaray' da üç şampiyonluk yaşamışlığı vardır ve lakabı çizgi metin' dir.
şu anda kadıköy' de halk sofrası isimli bir lokantanın sahibidir ve yaşantısına onuruyla devam etmektedir. ayrıca kesmeşeker grubunun çıkaracağı dubara isimli albümde cenk taner' in kendisine yazdığı "metin kurt yalnızlığı " şarkısı da bulunmaktadır.