babaların babasıdır, gerçek ve mecaz anlamda. ki muhtemelen babadır, onca sene onca yaş. umut sarıkaya ile birlikte sağ twix sol twix hesabı manastırlarına çekilmiş butik şarap imal edip içiyorlardır şu an muhtemelen. ayılıp dönmelerini bekliyoruz.
uykusuz'da yazmaya başladığı dönemlerde gerek internet sitelerindeki yorumlarda gerek arkadaş çevremde metin fidan'ın uykusuz'un havasını bozduğundan yana çok şikayet duymuştum. çok şaşırmıştım o dönemlerde zira metin fidan gerçek bir mizah efsanesiydi. üstelik de uykusuz'un temel taşlarını oluşturan mizah tarzının yani hayatın içinden küçük tespitlere dayanan umut sarıkaya, ersin karabulut, uğur gürsoy ve fırat budacı'nın yaptığı mizah tarzının öncülü ve bu işin de gayet üstesinden gelen bir adam olmasına rağmen, bu tepkileri alması gerçekten şaşırtıcıydı. lakin anlaşılan o ki mizah tarzının modası çabuk geçiyor, evet ardılı umut sarıkaya ondan daha başarılı daha çok güldüren bir mizah yapıyor ama bu metin fidan'ın bu derece aşağılanabileceği anlamına da gelmiyor. yine de yuvasına -ki gerçek yuvası mizah efsanesi pişmiş kelle'dir o ayrı- dönmüş ve orada mizahını yapıyor olması, tamamen bırakmasından iyidir diyerek entrimi sonlandırıyorum.
bozulan uykusuz un son halkası. göksu gül, anıl duman, metin fidan, yavuz öztürk uykusuz un kurulşundaki efsane kadroyu bozmakla kalmadılar, derginin tirajını da düşürdüler. artık cuma günlerini heyecanla beklemiyorsam, en büyük sebebi bu insanlardır.
leman dergisinde dergiye geldiği görülmemiş,acaba uykusuzda da aynı sistemle mi çalışıyo diye düşündüğüm adam. bir çok mizahçının çıkış noktasıdır. şimdi popüler olan karikatüristlerin mizah tarzını pişmiş kelle zamanlarında ortaya çıkartan,leman döneminde okurlarına hazırladığı yarışmalar sonucunda birinciye beraber köfte-ekmek ısmarlayabilen naiflikte süpersel insan.
uğur gürsoy' un tarzını bu adama benzetirim ben nedense... leman almayı bıraktığımdan beri takip edemiyordum kendisini. uykusuz' a geçerek sevindirmiştir kitlesini. zıçarken ayrıntılar' ı okumak ayrı bi keyiftir ayrıca.
en son yine güneşin benim üzerime doğmadığı gün uykusuz aldığımda, takriben iki hafta önce, ilk sayfasında metin fidan geldi hoşgeldi gibisinden karşılanan yazar, çizer. sonrasında ben fıydırıp atmışım dergiyi. ersin karabulut u okumuşum bi...neyse bugün baktım dergi masanın üstüne gelmiş. * hele bu metin fidan da kim ola diye yazısını okudum. çoh şugar yazarmış. cidden. ayrıntılar etiketli yazısı var. kendisinin ve taner takma isimli arkadaşının yapay kadın gtü arayışlarını anlatmış hemi de bir stres topu üzerinden. neyse ben niye bu kadar ayrıntı veriyosam anunakym...hemen de etkilenmişim lan...*
-üç buçuk aaabi! ikisini beş milyon yaparım.. nefis, sağlıklı tavşanlar..
-etin kilosu ne kadar ki şu anda zaaten?
-nası?... et mi? yiycek misiniz?
-besleyim mi ki! kuş vardı bende... sıkıldım, yedim! adın ne senin?
-aabi pardon benim gitmem, gerekiyo..