savrulur küller, bir geçmiş arkada kalır. kimse dönüp bakmaz gerisine ve biz sadece yananları, yakılanları şiirleriyle, şarkılarıyla hatırlarız. işte o şairlerden ve yazdığı şiirlerden biri;
sen ey kendiyle yetinen;
fosforun yeri gece.
ne yapar gecesiz ateşböceği?
belki anlamsız ve delice
kumrunun inanılmaz yuvası
bir direğin tepesinde.
ama boşluktur biraz da
bir kuşu biçimleyen.
bence böyle seni bilemem.
sen ey kendiyle yetinen;
ne derlerse desinler
su eğimine gidecek.
sen şaraba banılmış ekmek;
deltasıyız bütün sözlerin
ve söz sonunda bak nasıl
senle bana gelecek.
sen yarım kalmış bir aşkın
kaçınılmaz sürgünü,
katlanan göğsündeki kayaya
sen orda şimdi bir hüznü köpürt,
ben bir çocuğa su vereyim burda.
ben ki kiracıyım bir acıya
sen imzalarsın sabah akşam
defterini bensizliğin,
bense kanla öderim
kirasını kaldığım evin.
bir takvimi tersten açardık
eğer isteseydin.
sen ey kendiyle yetinen;
artık suyumuz bulanık,
bir güneş bile olsa sonunda
yolumuz kırık, önümüz karanlık
ve ağır tuğrası alnımızda
padişah yalnızlığın
ama yine de umudumuz kalabalık.
izmir' li, dtcf mezunu, işçi partisi üyesi, kara kutu' nun yazarı idi.
35 yazar, ozan ve aydının yakılarak katledilmesi ve oteli ateşe verenlerden de ikisinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan sivas katliyamı sonrası komadan çıkamayarak hayatını kaybetti.
"Sevmeye başlayınca birini
Kendimi yıkıp yeniden kurarım
çünkü;
Bu yeni bir aşktır
ve temeldeki yerini mutlaka alacaktır.
Dikkat!..
Yabancıların inşaat alanına girmesi tehlikeli ve yasaktır..."
dizelerinin yaratıcısı, her şiiriyle duyguları alt üst eden, şiir sevmeyeni bile şiire aşık edebilecek kadar 'kendine özgü' şair.
2 temmuz 1993 günü din tacirleri tarafından yakılan madımak oteli'nden ağır yaralı olarak kurtulmuş, 9 temmuz günü hayata gözlerini kapamış şair, ressam, aydınlık bir yüz.
insan dediğin saçaktaki
güvercinin farkında olacak
ve bir çiçek açacak kendince
bu aşk var ya bu aşk;