sessizce bir köşeye geçip, sakin kafayla film izlemek istedim bu gece. yurtdışındayken duymuştum nefes filmini. oyuncuları falan pek araştırma imkanım olmadı. nefes'i izlerken mete yüzbaşı ve doktor arasındaki diyaloglar son derece iyiydi. final yani çatışma sahnesi ise insanı alıp götüren türden. mete horozoğlu'nun filmdeki duruşu, jestleri, mimikleri bir yüzbaşı ağırlığında. sanki mesleği askeriyede bir rütbeliymiş gibi bir izlenimi var bu adamın.
kendisi nefes ile keşfedildi belki. şimdi her hafta yayınlanan onlarca dizide oynayan oyunculara bakın bir de mete horozoğlu'na? yüzbaşı rolüne hakimliği - gerçi rol kavramı aşılmış burada - , eşine okuduğu mektup, eşine çiçeğim deyişi bile masum ve ötesi! ayrıca bir yaşanmışlık çizgisi var yüzünde. sanki askeriyeden bir adamı almışsın koymuşsun film setine, o derece.
performansını betimleyecek sıfat bulmak çok zor. hatta öyle ki filmde bazı noktaları iki kere izledim. daha dikkatli olmak için ve kaçırdığım noktaları görmek için. bıkmıyorsunuz geriye almaktan. güven, pozitif bir duruş sağlıyor. ilk defa hayıflandım, böyle bir insanı ilk defa izledim. kelimenin tam anlamıyla gözümde kendisi çığır açmıştır, her yönüyle.
mete yüzbaşı'nın eşine o muhteşem sesiyle okuduğu mektup :
canım, birtanem, çiçeğim, aşkım
keşke diyemeyeceğim kadar uzağım artık
başını göğsüme koyduğunda nefesim dolaşsın isterdim yüzünde
o kadar ısıtmak isterdim ki nefesimle sırtını
keşke yüreğine en güzel aşk şarkılarını fısıldayabilseydim
yapamadım aşkım
kelimelerden utandım
ellerim ellerini sevdi çiçeğim
dudaklarım koynunu
gözlerim yüreğini
o güzel, içinde güneş saklı yüreğini
zannettim ki bakarsam korkmadan bulutlara korkar kaçarlar
elimden bir şey gelmiyor.
artık çok geç
yalvarırım kızma bana
hain bir bulut gözlerimi esir aldı aşkım
kapatamadım
olmadı aşkım
onlar kaçacağına ben bulut oldum
güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım
affet beni
çevremi saran bulutları dağıtmaya yetmedi rüzgarım
sesini duyar gibiyim aşkım
inan en çıplak halimle içime alacağım lanetini
affet diyeceğim
nefesim nefesine nefes katsın istedim
ama olmadı
o küçücük nefesi içine üfleyemedim
o kadar isterdim ki o minnacık nefes göğüslerinden sevgini emsin
ama
olmadı aşkım
anamın fısıldadığı masalları fısıldayamadım nefesine
oysa o kadar istemiştim ki masallarımı rüzgarın yapmak,
bir varmış, bir yokmuşta kaldı fısıldamam.,
ötesini fısıldayamadım
o zilin sesini duyduğunda yüreğine düşen acıya lanet ediyorum
artık koklayamayacağım içini
bir bulut gibi kapatacağım önünü içindeki güneşin
beni affet.
kelimeler hiç bir zaman bu kadar anlam kazanmadı canım
vatan sana canım feda derken dışım;
içim,
vatan sensin be aşkım diye haykırdı
toprağın olmaya çalışmak varken, mezarın oldum
nehir olup akmak varken, deren olup taştım
güneş olmak varken, gölgen oldum
beni affet.
aşkım,
neden dinlemedim yüreğini
neden gözlerimle duyup kalbimle bakamadım sana
neden elini uzattığında kalbimi arkaya sakladım
keşke gözyaşlarımı utanmadan yanağımda gezdirebilseydim
aşkım, seni de yanımda götürüyorum
ne kadar acı yüreğinde bulut olarak dolaşmak
bütün sabahların ışığında
yüzündeki aydınlığı alıyorum içime
rüzgarlar yardım edin bana
umarım güneşli bir gün başka bir nefes daha güçlü üfler aşkını yüreğine
ve ben çıkıp giderim.
o gittiğim yerde binlerce kez haykıracağım,
seni seviyorum çiçeğim
Bugun kanal 24'te tarik tufan ve selahattin yusuf'un konugu olmus oyuncudur. Kendisini dizi disinda ilk kez izlemisligimdir. Bunun pismanligini yasadim bugun. Yahu ne matrak Adammis dedim kendi kendime. Cocuk gibi heyecanli heyecanli anlatiyordu herseyi. Sukela kivaminda Ender turk oyunculardan diyebilirim gonul rahatligiyla!