dün akşam denizli'de karşılaştığım minibüsçüdür. minibüse girdiğim zaman çalan turn the page'i farketmemek elde değildi. giyimi lemmy kilmister'a falan benzemiyordu bildiğiniz tipik, saçları dökülmeye yüz tutmuş genç şoförler gibiydi. başta öyle bir şoka girdim ki dikiz aynasından "sen parayı yollamadın birader" bakışını bile yedim. dikiz aynasına asılı türk bayrağı, tavana astığı bir ayet ve hafif mavi ışıklandırmasıyla tavernaya benzeyen şoför bölümüyle o an sıradaki şarkının ümit besen olacağını, metallicanın yanlışlıkla araya karıştığını bile düşündüm ama fena dumur oldum. sıradaki şarkı olan leper messiah bana tabuların yıkılabileceğini gösterdi. gurur duydum, ayakta alkışlamak istedim. anlamsız bir şekilde mutlu olmuştum. inerken kolay gelsin dedim, o da sağolasın birader dedi.
belkide metallicanın sadece çakala düşen trashten yoksun şarkılarını dinliyordur, ortam yapmak için her türlü şeyi yapmaya müsait genç bir birey de olabilir.
aynı anda yere tükürebilen para sayıp üstünü verebilen bununla yetinmeyip aynadan arkayı kontrol ederken telefonla konuşabilen ve yanındakine işaret parmağıyla hanım ablayı gösteren kişi kurum kuruluş olmaya bilir.