ilkokula ilk başladığım yıllardı. biraz zayıf bir çocuktum. hep arkadaşlarım tarafından hırpalanırdım.
maç yaparken top her dışarı çıktığında bana aldırırlardı o topu. ne malmışım ben de sıkıyorsa şimdi yapsınlar. neyse.
ama gün geçti devran döndü.
tam dokuz yaşındaydım metalle tanıştığımda. elimdeki elektro gitarımla sınıfı basmış ve kalem sürdüğüm zaten sürmeli olan gözlerimle etrafa korkutucu bir bakış savurmuştum.
hoca o yıl korkudan 100 den aşağı not vermemişti.
hele banna topu aldıran o kadir malı korkudan gitarımın ucunun bittiği yere kadar anca yaklaşabilmişti.
artık çok özgüvenli bir birey olarak hayata tutunuyorum.
iyi ki varsın metal müzik.
iyi ki varsın metallica.
sadece metal müzik dinleyerek olmayan özgüvendir. bir yaşam tarzı olarak metal müzikteki isyanı, umursamazlığı ve dikbaşlılığı alırsan o zaman ancak özgüven gelir.
He ya. Doğru önermedir. Dinledikten sonra balkona çikip 'hiiiaaggg' diye bağirasim geliyor. Sonra varoşlarda oturduğumu farkediyorum. Adamin götünden kan alirlar diyorum ve özgüvenimi de alip çay demliyorum.
gunduz yolun ortasinda yururken agzindan salyalar akarak "you've been cursed, fiiirst" diye bogurtup ve buna kimsenin anlam verememesini umursamayip yoluna devam ettiren ozguvendir.