ütopyadır. çünkü dolmuşçular oyun havasından başka bir şey dinlemeyen beyaz çorap giyen,ayakkabıların arkasına basan, viteste mutlaka tesbih bulunduran, yol vermeyene küfür eden, sürekli kornaya basan, normal yolda duran insanı bile dolmuşa binecek diye amaçsızca önünde dolmuşu durduran, kırmızı ışıklarda beklemeyen, sürekli "parasını vermeyen var mı" diye soran, göbekli, bıyıklı, gömleklerinin ilk 5 düğmesini her daim açık bulunduran ama içine bakıldığında kedi gibi olan kimselerdir.
duman hastadır bir abimizdir.. yaşı 35 civarında falan.. güzel giyinir, beyaz çorap falan kesinlikle giymez.. ayakkabı arkasına basmaz basanı sevmez, viteste tespih yoktur tespih dikiz aynasına asılıdır, yol vermeyene her türk insan evladı gibi küfür eder, kornaya basmaz zira tır kornası olduğu için arada o da korkuyor, anlamadığım şekilde hızlı gidip gelmesine rağmen minibüs hep yolcu kaynar, kırmızı ışıkta kesinlikle bekler, beklemeyenin üstüne minibüsü sürer, arkadaşlar ücretler diye 1 kere bağırır sonra susar.. bunun nedenini bir gün sorduğumda.. "oğlum ya gerçekten parası olmayan varsa.. ben defalarca söylersem insanlar ona bakacak, o da rencide olacak.. hak değil, güzel değil.. ne ben 2tl ile zengin olur nede o 2tl ile fakir olur.. boşver, gerek yok.." demişti, göbeksiz fit vücutlu, bıyıklı, gömlek giyerse 2 düğme açıyor en fazla ama evet altın kolyesi var.. kaç kere çıkar dedim dinlemedi.. vallaha içine falan bakmaya çalışmadım ama iyi adam vesselam..
eveett.. bizimde rasim abimiz böyle biri işte.. yalnız o bu değilde bunları yazarken rasim abiye yavaştan aşık olduğumu farkettim, ne güzel adammış kendisi.. vay be hiç bu açıdan düşünmemiştim.. gay miyim ulan ben?