başında number of be beast esintileri sonunda ise master of puppets ın efsanevi arpejleri eşliğinde insanları crowd surfing yaparken görüyorsunuz. ve de wacken open air a gitmeyen birinin metal hacısı olamayacağını ve şeytan boynuzu dediğimiz şeyin aslında dio nun çocukken ona nazar değmesin diye yapılan bir hareket olduğunu öğreniyoruz.
ayrıca bir babanın oğluna şeytan boynuzu yapmayı öğretişine sahne oluyoruz.
bekle bizi wacken seneye 2 festival birden yapıyoruz.
dnr'dan dvd'sini 2,5 ytl'ye aldığım belgesel. hani az biraz metalciyim diye geçiniyorsanız 2,5 ytl verip arşivinize katmanızı şiddetle tavsiye ederim.
metal müzik tarihini, türlerini, önde gelen isimlerin röportajlarını ve bir metalcinin yolculuğunu hiç sıkılmadan izleyebilirsiniz.
twisted sisterdan dee snider'ın amerikan sansür kurulu önüne çıkarak içinde al gore'un da bulunduğu jüriye yarım ağız gülerek ayar vermesi slayer'dan kerry king'in ve tom araya'nın din üzerine yaptıkları parçalarda nasıl da samimiyetsiz olarak karizmaya oynadıklarını gayet samimi olarak açıklamaları alice cooper kişisinin nasıl da gerçekten akıllı ve usturuplu bir insan olduğunu gösterek,metal müzik içinde çöp olan, kafası çalışmayan özentilerle ve kafası çalışan özendiricilerle taşşak geçmesi
satanist takılan bomboş insanların aslında inançlarından dolayı değilde tamamen hristiyanlığın bazı itici unsurları ve kendilerinin başka hiç bir işe yaramayacaklarını bildikleri için varolduklarını üç kelime ile açıklamaları
gerçekten müziğe tutkun,hissederek icra eden zeki insanların metal müzik ve yaşam içinde ne kadar yüksek bi yerde olduklarını göstermesi
metal müziğin ve tutkunlarının, ak ve kara yönlerini duygusal manada aktarmayı seçmesi ile benden her türlü 10 puanı almış dosdoğru anlatılmış şahane belgesel. sam dunn her müzik severin yapmak istediğini yapabilmiş biri olarak kıskançlığıma hedef olmuştur.bir müzik türünün gerçekte ne olduğunu tutkunlarına hatırlatmak,bilmeyenlere anlatmayı denemek ve bunu sadece hayali olduğu için yapmak takdir edilesiydi.
lakin tek bi şey söylemeliyim gelsin bir de türkiye de çekmeye çalışsın bu belgeseli,biz ne şartlarda savunduk kimliğimizi,yaşamımızı ve müziğimizi görsün.12 tane isa'nın çilesi,23 tane serserini yolculuğu,sayısız da azmin zaferi diye eser çıkacaktır ortaya.
böyle ilginç ilginç metalci(!) abiler çıkmıştı. hepsiyle ayrı ayrı röpörtaj yapılmıştı. sadece bir tanesine dayanabildiğim için o kısmını sizlere aktarmaktan büyük bir zevk duyarım sayın yazarlar. böyle uzun, pis saçı sakalı olan abiye spiker hatun sorular sormakta; müziğinizi nerden esinlenerek yapıyorsunuz, amacınız ne, ne anlatmaya çalışıyorsunuz vs vs...eleman abi ise her soruya elindeki bir şişe şarabı kafaya diktikten sonra böğürerek ' for saataaann' 'freeeedooommm' diye yanıt vermekteydi... ve olaylar gelişti... aman tanrım dağlara taşlara vur beni!
metal müzik dinleyenlerin kaçırmaması gereken bir belgesel. gerçi içinde en ufak gotik veya doom metal kırıntısı olmamasına rağmen, neyin nasıl başladığını, metal müziğin evrelerini, değişimini, gelişmesini gayet güzel bir şekilde açıklamıştır. yer yer komik konuşmalar da geçer. izlenesidir.
sonundaki master of puppets solosuyla duygulandıgım, sam dunn'ın son olarak söyledigi "Metal size o herşeye baskın gelecek gücü vermiyor, tüylerinizi diken diken etmiyorsa siz bu muzigi asla anlayamazsınız"cümlesiyle hafızalara kazınan film.
dün akşam hali hazırında ntv de izledigim gerçekden çok ince ve ayrıntılı bir şekilde tarihine inmiş bu müzigin babalarıyla diyaloglara girmiş enfes bir belgesel..
gorgoroth la yapılan söyleşi aklımın bir köşesinde yer etmedide değil..o nasıl bir soğuk kanlılıktır,o nasıl bir korku filminden çıkan karakterdir anlamış değilim.
köklerden bugüne metalin aldığı yolu gösteren,tüm dışlamalara rağmen inandıkları hayatı yaşayan insanların belgeseli.bittikten sonra sabaha kadar açıp en baba grupları dinleme hissi uyandırdığı da bir gerçektir.
lemmy'nin "bence backstage'de kızlar çıplak dolaşmalı" sözünden sonra kıkırdayan hatunlara selam etmesi için bile izlenebilecek heavy metal belgeseli. tabi ki çok çok fazla eksik yön ve eksikliği çok çok fazla hissedilen röportaj var ama yine de metal müziğin gelişimini gösteren önemli bir eser.
metalin dışlanmışların kültürü olduğunu belirterek çok doğru bir tahlil yapmış .ayrıca wacken open airı görünce insanın aklı gidiyor.seneye wackena gidelim dedirten belgesel.
dio'nun nasıl sevgi dolu bir adam olduğunu bir kez daha gözler önüne seren, alice cooper'ın komik ve bencil havasını estiren, mayhem röportajında gülmekten yerlere yatıran, satanistler ile korkutan, bruce dickinson ile tüyleri diken diken eden, müzikleriyle ve ardındaki emekle ayakta alkışlanacak, konulardaki daldan dala atlamanın 2 saatlik süreye bir hayat felsefesi sıkıştırma zorunluluğu olduğunu düşündüğüm güzide belgesel.
nihayet izleyebildiğim güzide belgesel.biterken fonda calan müzikle beraber "mastırr mastırr" dedirtmiştir. angela gossow carpıcı acıklamalarda bulunmustur. ha bide Ronnie James Dio amma yaslanmıs bea.
norveçli black metal grubu gorgoroth vokalistiyle muhabbet..hepimiz yerlerdeyiz..
- müziğinizde nelerden esinlenirsiniz,ilham kaynağı olarak ?
uzun uzun bakar eleman,suratsız,haşin...ve o kalın sesiyle tek kelime
- şeytan
ve elini şarap kadehine götürür.
2.soru
- şeytan size neyi ifade ediyor
eleman aynı,konuşurken de kafası öne eğik,gözler tek bir noktada sabit ve gene tek kelime
- özgürlük
belgeselci iyice tırsar.korkarak soruyor gibidir;
- norveçte metalciler kilise yaktı,ne düşünüyorsunuz ?
- desteklediğim hareket...bence daha fazlası yapılmalı ve yapılacakta...
black metal severler için de kaçırılmaması gereken yapım.
metal dinleyen her insanin izlemesenin sart oldugu,sam dunn'in kafamdaki tipten tamamen farkli oldugu**,metal dunyasinin bir cok onemli isminin roportajlarinin bulundugu,bir cok guzel sarki iceren*,ve ozellikle sam'in en sondaki konusmasiyla beni benden alan bir belgeseldir.
bir belgesel olarak cok iyi degildi. yani belgeselin amaci olan arastirmayi cok iyi yansitamiyor kanimca. ama icindeki metal ögeleri, röportajlar ve özellikle satanizmle ilgili bölümü izlemeye degdi. gösterimine tahmin ettigim gibi manowar, maiden tisörtlü uzun sacli elemanlar gelmisti. keske ben de saclarimi kestirmeseydim dedim. ayrica icimdeki isyanci genci kisa bir süreligine de olsa uyandirdi bu film.