kıymetini yeni anladığım insan. üniversite hayatım boyunca pek erken kalkma derdim olmadığından sabah şekeri tadındaki haber programını pek gereksiz buluyordum. kıllı lopez falan ne alaka diyodum. ama bu sene noldu dostlarım işe başladım sabahın 6.30 unda ayağa dikiliyorum hergün. o saatte soğuk evde insan ne kadar yalnız hissediyo aile fertleri var olsa da... onlar da siz gibi zati yeni kalkmış... insan bi ses arıyor evin içinde işte. güne başlamanın üşngeçliği oluyor. ama sağolsun bu adam sabahın köründe pek dinç, pek neşeli çıkıyor karşımıza kendime geliyorum. neşeleniyorum sabah sabah. zira diğer sabah haberlerindeki yeni kalkmış da küfrederek işe gelmiş sunucular gibi değil. teşekkür ederim kendisine.
oturuşu, bakışı, konuşması ve değişik tarzıyla, yıllardır gönüllerimizi fethetmiş adam. her televizyoncu, onun gibi olsa, kanalların sırtı yere gelmez. asalet ve kalitenin öteki adı. karizması da, tuz ve biberi.
dakikada 1241434123 kelime söyleyip, 245465534414 tane ayar verebilen biri. bir dakikaya sığdırabiliyor tümünü. rte kelimesini duyunca, radarları hemen beyindeki ayar mekanizmasını hareketlendiriveriyor. akabinde başlıyor iğnelemeye hemşire edasında olmasa da .. eminim '' padişahım çok yaşa '' mantalitesine sahip medya kuruluşları, bu adama yine daha fazla dayanamayacak ..
bugünkü posta gazetesi'ndeki televizyon programlarını eleştirdiği köşesinde bir dizideki mantık hatasından dem vurmuş, mehmet ali erbil'i referans olarak kullanmış sonra da "ben bu dizinin binbir gece adlı dizi olduğunu biliyorum" gibi bir cümle sarf etmiş olan köşe yazarı.
yalnız kendisi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuştur. bahsettiği olay, binbir gece adlı dizide değil, bıçak sırtı adlı dizide geçmiştir. bıçak sırtı'nı vakit buldukça izleyen ben ve binbir gece'yi her zaman izleyen ev halkı olduğundan iki diziye de hemen hemen hakimim, ancak, türkiye'nin en çok tiraj yapan gazetelerinden posta'da bir köşe yazıyorsun, mantık hatası konusunda ders veriyorsun -vermeye kalkıyorsun- "ben bunun bu olduğunu biliyorum" diye gösterini de yapıyorsun, bir de bakmışsın hiçbir şey bilmiyorsun.
bu yazısını benzetmek gibi olursa, bir maçı bırakın stadta izlemeyi, televizyonda izlemeyi, radyoda dahi dinlemeden ertesi gün gazetesinde skora göre maç analizi yapan köşe yazarlarının yaptığı işe benzettim. hiç izlemediğin bir diziyi veya sahneyi mehmet ali erbil'in programında kullanmasından sonra, yanlış şekilde yazıyorsun.
ha bilmiyorsa belirteyim, bahsettiği "mantık hatası olan" sahnedeki kişi, dizide osmanlı hanedanının varislerinden bir şehzade. yok nasıl vizesiz gidebiliyor vs. gibi eleştiri tuhaf. bırak da, yeşil/kırmızı pasaportu olsun değil mi mesutcuğum? bu ülkede kimlerin yeşil/kırmızı pasaportu yok ki, osmanlı hanedanının varislerinden birinin olmasın?
neyse senin yazının 4-5 katı uzunlukta bir yazıyla sana "ayar" verdik ama artık kusurumuza bakma. artık o köşende, yapmış olduğun hatayı yazarsın, "ulu sözlük'ten paleface'nin ayarı ile hatamın farkına vardım" dersin.
izlemediğin, bilmediğin şeyler hakkında bir daha yorum yapmaman dileği ile...
programları, hep çok erken saatlerde oduğundan, doya doya izleyemediğimiz sunucu. bu adam değişik, bu adam bir başka. kasvetli sabahlarda bile izleyiciye olağanüstü bir enerji ve ışık veriyor. kırk yıllık dost gibi, evinizin içinde konuşuyor sanki.
konuk olduğu programlarda da böyle. kasılmadan, bükülmeden, tamamen doğal davranan bir kişi. televizyon ışığı dedikleri şeye fazlasıyla sahip. fikirleri de bir başka. "hiç bu yönden bakmamıştım" cümlesini içinizden geçirten geniş bir bakış açısı var. kilolu olduğunu şaka yollu söyleyenler varsa da, gayet iyi görünen, kilolu kabul ediliyorsa eğer, kilo ve gözlüğün bu kadar yakıştığı insanlar arasında ilk sırada olan kişidir mutlaka.
kendisine birden bire derin bir saygı ile birlikte büyük bir hayranlık uyandırmış şahıs. neden birden bire söyleyeyim. bir kere senin gibi ya da benim gibi. bir şey söylüyorsun, bir fikir beyan ediyorsun ve seni muhattab alıyor. isterse " hassiktir lan " der geçerdi. yok geçmedi ve düşünceleri ile aydınlattı. kendisine burdan teşekkür ediyoruz.
tevazu örneği, sahiden güzel "insan". kıyasıya eleştirdiğimiz televizyon dünyasının yüz aklarından. sadece meslekî olarak değil, insan olarak da tam bir yüz akı. ekranda görüp "bu adam, olduğu gibi" dediğinizde, ekran dışında da aynı olduğuna tanık olduğunuz, sevdiğinize pişman etmeyen, isabetli yorumunuz ve hak edeni sevdiğiniz için sevinçle birlikte kendinizle gurur duymanızı sağlayan benzersiz kişilik.
ekranda oynamayan ve yanıltmayan adam. hayranıysanız, gurur duyun. hem onunla, hem kendinizle... o, buna değer.
bir zamanlar uludağ sözlük ile kapışmaya çalışmış, sonrasında bir zirve ile ulusözlükçüleri sevmiş, bağrına basmış, şahsımın sempatisini kazanmış insan.
ulusözlük yazarlarını 27 haziran cuma günü gerçekleşecek final programına top yekün davet etmeye yeltenmiş ve fakat kimle nasıl temasa geçeceğini bilemediği için toslamıştır. Yar, ayrıca adı geçen programda ölüler kitabı isimli yazarı deşifre edeceğini iddia etmiştir. Hayrola karyola?
Ölüler kitabı isimli yazarın çoktan deşifre olduğunu bilememiş mühim şahsiyettir.
Bence zirve ortamından halledebilir. Lakin nasıl halledileceğini ben araştırmadım...
o halde durum şöyle netleştirilebilir. Bir yazar "27 haziran uyan türkiye'ye gidiyoruz zirvesi" minvalinde bir başlık açar, gelen gelir, kalan sağlar bizimdir.
samimi bir sözlük yazarı varsa durumu kotarabilir kişi.
esra ceyhan a giden sözlük, mesut yar a haydi haydi gider.
ya da sözlüğün kalitesi iyice düştü, ağlayanımız yok...
27 haziran cuma günü final programına uludağ sözlük yazarlarını davet etmiştir kendileri fakat zirveyi düzenlemeyi şu an için kimse üstlenmemiş gibi gözüküyor. zaten ankara'dan programa katılmak zor olacağından canlı telefon bağlantısı, e-mail, fax artık yapacağızdır bir şeyler. *
ciddi sunumlar yaptığı zaman daha başarılı olan sunucu. dalga mı geçiyor, ayar mı veriyor yada verdiğini düşünerek mi dalga geçiyor kestiremiyorum. argo kelimeleri de tuz, biber olarak aralara serpiyor. goy goy ne ya? kesinlike sabahki programı zorla sunduruyorlar.
sevimlidir.
ayarcıdır.
damarcıdır.
sosyal mesaj kaygısının esiridir.
ama maalesef duruşu net değildir.
mesut yar dendiğinde kimse net olarak onun yerini söylemez gerek siyasetin gerek sosyal hayatın yelpazesinde.
ailecek izliyoruz efenim şişman sevimli bi adam diyerek anlatabiliriz onu.
programına değil sözlük yazarlarını, mike portnoy'u konuk etse sabahın 6'sında kalkıp izlemem ben. sıkıntı mesut yar'la alakalı da değil, zira tanımam etmem. ama arkadaşım sabahın 6'sında program mı yapılır yahu. nebleyim, çogacayib işler bunlar.
yıllardır koruduğu muhalif çizgisini en sonunda media ve iktidar kavgasına taşımış kişi. ayıp etti diyorum. kendisini "kurtuluş çocuğu" olarak övmekten geri kalmazdı da bunlara mı alet oluyor şimdi? doğan media 'nın bir süredir sürdürdüğü senaryolu haberlere sadakat yemini etmiş anlaşılan. özellikle televizyonculuk adına, referansları bu denli sağlam birisinin kaybına şahitlik ediyoruz. canı sağolsun kendisinin ama bir daha da "ben kurtuluş çocuğuyum" demesin.
an itibari ile star tv'de nihat dogan'la dosta dogru... Ay pardon nihat hatipoglu ile dosta dogru programina katilmis insan, uludag sozluk yazari.
Imana gelmis hacca gidecegini soyluyor. Yuru be mesutcugum kim tutar seni.