söz konusu olmayan durum.
şahsen en rahat ettiğim zamanlar cep telefonumu uçak moduna alıp vakit geçirdiğim zamanlar oluyor.
zaten ne arkadaşların şamata beklentisine ayak uydurabiliyorum ne de kadınların çekici dış görünüş ve fırlamalık beklentisine.
benim için hava hoş...
Tutmadığım için genellikle direkt duvara tosluyoruz.
Aslında böyle bir his uyandığında durup düşünmek gerek. Nasıl oluyor da insan pek çok şeyi kontrol ederken böyle küçücük bir şey karşısında aciz kalıyor?
Bir şeyler tek başına olamıyor olsa da yaralı, yarınsız ölüyor.
işte öyle tadı yok.
Bu genelde gurur meselesinden kaynaklanıyor efem.
"Hep ben mi barışcam ulaa" falan demeye gerek yok.
Ha olmuyorsa salın gitsin. Kendinizi tutmanıza gerek yok.
Alttan alın ya nedir yani. Haklısın demekten çekinmeyin.
Bu çok sevilen bir kelimedir.
Daha mutlu olacaksınız. Deneyin.
Geçen bir arkadaş içkiliyken mesaj atmış. Ama mesajını son ayrıldığı sevgilisine atacakken, karıştırıp birkaç sene önce ayrıldığı eski sevgilisine atmış. Kız da buna cevap yazmış ama arkadaş halen son ayrıldığı sevgilisiyle konuştuğunu sanmış. Neyse birkaç mesajdan sonra jeton düşmüş tabi. Birkaç saat sonra da yeniden başlamaya karar vermişler. Kime niyet kime kısmet dedikleri tam da bu olsa gerek. Bazen mesaj atmak hayırlara vesile olabilir. *
Ben genelde tutmuyordum ya, bam güm diye sonunu düşünmeden yapıştırıyorum. ta ki bir kaç sene evveline kadar. O günden sonra birilerine mesaj atma isteği bile gelmez oldu. vur gitsin. sonunda bir şey olmuyor. iki kere mal gibi sırıtıyorsun, sonra geçmişin gerginliği suratına, yükü de omuzlarına daha ağır bir şekilde iniyor.
belli saatleri var bu durumun, mesela geceleri bu mesaj atma istediği daha da artıyor. öğle 2 gibi de artabiliyor, eğer bu saatleri atlatırsanız sonraki saatlerde mesaj atmak istemeyeceksiniz.
Biraz da karşıdaki insana bağlı olan bir durum ama ben olsam beklemezdim atardım, en fazla ne olabilir ki ne kaybederim yani. Belki de atamayanlar yüzünden oluyor hep bu pişmanlıklar.