Doğduğu köye adı verilmiştir. Eski adı da "marınca". Köyün girişinde inip karsıya geçmem lazımken mallığıma denk gelip, köyün camisine kadar yürümüşlüğüm var. Geri dönüşte motorlu bi kekomsu birisi beni almıştı anayola kadar.
Bir güzelleme yazmak istemem çünkü hataları boldur. Ancak sözlük methiye diyarı olduğu için yine de yazasım geldi.
Kendisi döneminde aşırı karizmatiktir. Belki de kanuni’den sonra en karizmatik Mareşaldir. Tabandan zirveye yükselirken asker yıllarca ön saflarda çarpışmasına ve cesaretine tanık olmuştur. işte bundan dolayıdır ki orduda saygınlığı ve etkisi çok büyüktür. istese payitahta yürüyüp darbe bile yapacak kudreti vardı.
viyana'yı kuşatmış fakat fethedememiş büyük türk sadrazamdır. atamızdır. padişahın, başarısızlık yüzünden, viyanaya gönderdiği 2 bostancıya boyun eğerek "yaşasın devlet" demiş ve idam edilmiştir. o zaman kara mustafa paşa'nın öyle gücü varmış ki, istese, idam fermanını veren padişah'ın sarayına yürüyüp kellesini alabilirmiş. işte türklerdeki devletçilik anlayışı.
onunla aynı memleketin evladı olmaktan onur duyuyorum. ruhu şad olsun.
"şartınız olamazdı zaten. şartları biz dikte ederdik! şart dikte etme, şart ileri koşma hakkı yalnız bize aitti bizim yaşadığımız yıllarda ve daha önceki yüz yıllarda. buyuruculuk türk'ündü. biz emrederdik, biz talimat verirdik. biz "ol!" derdik olurdu. çünkü, dünya'nın bütün hükümdarları, memurlarımızdı bizim!..." merzifonlu kara mustafa paşa.
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa II. Viyana Seferinde bozguna uğrayınca muhalifleri Darüssaade Ağası Yusuf Ağa ve Mirahur Sarı Süleyman Ağa "düşmanımızın işi bitti. intikam alacak günler geldi" diye ellerine mendil alıp sarayda sevinçten döne döne halay çekmişlerdi.
saraydaki bu denli iç çekişmelere bakılırsa Osmanlı devleti'nin 240 sene daha yıkılmamasına hayret etmek lazım.
(d. 1634/1635 – ö. 25 Aralık 1683), Osmanlı padişahı Avcı Mehmet saltanatı sırasında 3 Kasım 1676 - 15 Aralık 1683 tarihleri arasında yedi yıl bir ay on iki gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. 1672-1676 Osmanlı-Lehistan Savaşı ve 1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşında kazandığı başarılara rağmen, II. Viyana Kuşatması ile özdeşlemiş olan sadrazamdır ve kuşatmanın hüsranla sonuçlanması üzerine idam edilmiştir.
1676-1683 yılları arasında yedi yıl sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. ikinci viyana kuşatmasında son darbeyi indirmediği için kuşatma hüsranla sonuçlanmış. merzifonlu kara mustafa paşa idam edilmiştir.
devletine ihanet etmemiştir. ancak her onurlu asker gibi ortaya kellesini koymuştur.
osmanlı roma'nın bir devamıdır derim hep. çünkü roma'da da mücadeleyi ya kazanırdınız ya da kelleyi ortaya koyardınız. bu yazılı olmayan bir kural.
merzifonlu gibi bir asker viyana'dan dönüp sadaret kaymakamı olacak değildi ya?
şehri alacağından emin olduğundan, viyananın içine zarar vermemek için şehrin içine top atışları yaptırmamıştır.
..
ancak yapmaması gereken hatalar, canına mal olmuştur.
buna rağmen soğukkanlılıkla şehadete yürümüştür.
.
ve de unutulmaması gerekir ki
..
Şartınız olamazdı zaten! Şartları biz dikte ederdik, Şart koşma, şart ileri sürme hakkı yalnız bize aitti. Benim yaşadığım yüzyılda ve daha önceki yüzyıllarda Buyuruculuk Türkündü!... Biz emrederdik! Biz takdir ederdik!... Biz talimat verirdik! Ol derdik olurdu! Çünkü dünyanın bütün hükümdarları Memurlarımızdı bizim!...
Yıl 1933, Mustafa Kemal Atatürk , Ankara Konservatuvarını gezmektedir. Bir sınıfa girer, ders tarihtir, konu da Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın ıı.Viyana Kuşatmasında aldığı yenilgidir. Öğretmen Merzifonlu ile ilgili olumsuz sözler kullanmaktadır. Paşanın bozguna uğradığından ve Osmanlıların bundan sonra gerilemeye, toprak yitirmeye başladığından söz etmektedir. Mustafa Kemal, öğretmenin bu sözlerine sinirlenerek şöyle der:
''Öğretmen Bey, Öğretmen Bey! 173.000 kişilik bir orduyu istanbul'dan alıp Avrupa'nın göbeği olan Viyana önlerine götürmek her komutanın yapabileceği bir iş değildir. Bu büyük tarih olayını, o büyük adam gerçekleştirmiştir. Viyana'yı ancak Padişah, Kanuni Sultan Süleyman kuşatabilmiştir. Merzifonlu onun derecesinde büyük bir adamdır. Siz nasıl olur da böyle bir başkomutanı kötülersiniz? Gençler! Merzifonlu değerli bir komutandır. Bunu böyle biliniz. Bu şekilde yenilenler, yenik sayılmazlar.'' *