adam bizden iyi türkçe konuşuyor neredeyse. nasıl öğrendin türkçe'yi dedim, meğer buradan önce hatay'da 5 yıl alanya'da 1 yıl mastır yapmış. suriye'de karışıklık olduğu an türkiye'ye geldim dedi. peki merzifon'a gelmek nereden aklına geldi diye sordum. o da ilginçti. "alanya'ya gittik, orası çok pahalı. sonra otobüse bindik, otobüs sabah buradan geçiyordu, indik sonra burada kaldık çocuklarla". peki beğendin mi merzifonu? "merzifon çok güzel." ne zaman döneceksin hayırlısıyla suriye'ye? "savaş ne zaman biter. bizimkiler ne zaman gider? ben en son giderim heheheh." bunu söylerken pis bir gülüş attı bana. "ailen yok mu o tarafta hiç özlemiyormusun" diye sordum. dedi ki; "ilk ben geldim türkiye'ye. sonra buralar güzel, hepsine haber verdim. gelin buraya dedim. onlarda geldiler buraya" ellerini gelin işareti yaparak sallıyor, sallarken de yine pis pis gülüyordu. ama benden alışveriş yapmaya gelir hep. kötü de birisi değildir. çöp kağıt ne bulursa toplayıp satar. helal kazanır yani. ama gitsin kendi memleketinde ekmeğini kazansın.
bizim memleketimizde ne işi var. afganlarda öyle. bu insanları beslemek zorunda mıyız?
Merak ediyorum bu 60 Afgan mülteci nereden girdi ülkeye hangi sınır kapısından hiç mi vize sorulmadı hiç mi nereye gidiyorsunuz diye sorgulanmadılar. Ülke yol geçen hanına döndü.
merzifon'a suriyeliler yetmezmiş gibi bir de afgan mültecilerin gelmesi olayıdır.
jandarma afganları traktör römorkuna doldurmuş ve köy köy dolaşarak köylülerden afganlara iş arıyormuş.
memlekette ne tarım ne hayvancılık kaldı ama devletin kolluk kuvvetini köylerde mültecilere iş aratıyorlar. onca işsizin olduğu ilçede hünüz 200 fabrika işçisi işten atılmış ama bizim derdimiz mültecilere iş aramak. yazıklar olsun.