hırsızlığın, köşe dönmeciğilin, din ve milliyet üzerinden ucuz siyasetin, hamasetin, statükonun, sözde halktan yana gerçekte elitizmin, semirmenin, prenslerin, faşizmin tarihidir. evet kısaca böyledir. uzun tarihini isterseniz daha pek çok sıfat ekleyebilirim.
türkiye'nin son 60 yıllık tarhine eşittir. o kadar kısa geçilmesi zor. sağın, gericiliğin bulaşmadığı hiç bir kurum kalmadığı gibi yükselen sol dalgayı bir set gibi kırmıştır türkiye'de sağ. gericiliğin başlangıç noktası olan merkez sağ günümüzde neoliberalizmin verdiği tüm gazla sürmektedir.
nuray mert tarafından, ağustos 2007 de yazılan, selis kitaplar dan çıkan, siyaset/sosyoloji türü kitap.
kitap, adından anlaşılacağı üzere, ülkemizdeki sağ partilerin doğumu ve gelişimini anlatıyor. bunu yaparken, yine adından da anlaşılacağı gibi kısaca, kabaca bilgilendiriyor. yüzeysel bir tarih sunuyor.
''...cumhuriyet ulusçuluğunun , ulusu tanımlarken tamamıyla dışarıda bıraktığı dini sembol ve değerler ile geleneksel topluma özgü cemaat anlayışı, sağ milliyetçiliğin temel unsurlarını oluşturdular...''
''...bir yanda , yenilginin suçlusu olarak içinde bulunulan medeniyet dünyasını (ki bu da islam medeniyeti demekti) görenler vardı. bunlar kurtuluşu dini kurum ve pratiklerden -hatta açıkça söylenmese de - inanç ve sembollerden kurtulmakta görüyorlardı. cumhuriyet aslında bu yaklaşımı resmi ideolojiye dönüştürmüştü. diğer tarafta, sorunu din ve geleneklerine toz kondurmadan çözmek isteyenler, modernleşmenin teknik yanına karşı çıkmadan, kültürü korumak gayretindeydiler. bu yaklaşımı benimseyenler, yavaş yavaş tarih okumalarını, osmanlı yenilgisinin aslında birilerinin oyunu, tuzağı olduğu şeklinde kuruyorlardı...''
''...türkiye de laiklik ilkesinin, içerikten ziyade semboler üzerinden bir kutuplaşma yarattığını biliyoruz.zira laiklik, türkiye nin batılılaşma projesinin bir parçası olarak algılanagelmiştir. cumhuriyet in kuruluşundan bu yana, batılı bir kimlik ve kisveye bürünme çabası, dinsel sembolleri bir medeniyet projesinin önündeki engeller olarak hedef haline getirmiştir.
bu koşullar altında başörtülü bir başbakan eşi veye içki içmeyen bir başbakan, sıradan dinsel tercihler, kişisel tasarruflar olmanın ötesinde, bir medeniyet tercihi veya diğer bir deyişle batı medeniyetine eklemlenme sürecinde ciddi bir kopuş olarak görülmektedir. merkez sağ partiler, akp ye gelinceye kadar bu hassasiyeti sonuna kadar dikkate almış, yerleşik ön kabulleri zorlamama konusunda azami gayret sarfetmişlerdir. bu alanda akp, çok ciddi bir ilk örnek teşkil etmektedir...''