hicbir zaman fanatik bir taraftar olmadım, tuttugum takımın maclarınada gitmedim 3 buyuklerin rekabetine her zaman eglenceli tarafından baktım. kufurle bile olsa içinde zeka olan her usluba saygılı oldum.
evet bende gazete okumaya spor sayfasından baslayanlardanım.
yuzlerce spor sayfası kose yazarını okumusumdur ve hicbir zaman tarafsız bir kose yazarına rastlamadım; rastlamayıda beklemedim zaten. herbiri uzun zamandır bu sporun içinde bir yada birkaç klupden ekmek yemiş eski sporculardır.
canlı yayında "yaa yok ebesinin .mı ali sami" diyenlerden, ustu kapalı kufur etme cabasındakilere kadar her ceşit gubidikligin oldugu bu spor yazarı aleminde bu sahısın fındık kabugu buyuklugundeki fikirleriyle bir iki gun once tanıstım.
gordugum en seviyesiz adam tartısmasız kendisidir. usenmeden ve sabırla okudugum yazılarından edindigim intiba sanki bir kose yazarına degilde sokakta yatıp kalkan rambo lakaplı deliye yazdırılmıs yazılardır.
bu adamın sahsına soylenecek hicbir sey yoktur sahsiyetinin olup olmadıgı yazılarını okuyan herkes tarafından kolayca anlasılabılmektedir.
bu adamın basın kartı olması ise gazetecilik mesleginin boyle adamlar tarafından nasılda yerlerde surundugunun ispatıdır.
magazincilere "sizde gazetecimisiniz?" denirdi; bizde, haklı bulurduk bu sozu soyleyenleri ancak bu adamın yazılarını okuduktan sonra senay dudek 'e pulitzer verilmesi gerektigine inandım.
sayın meric tunca cık bir damdandan atla ertesi gun seni kımse hatırlamıyacak emin olabilirsin. en fazla eglenmek icin seni takip eden bir kac kişi "ne oldu ya ? burda yazı yazan ibiş artık yazmıyormu?" der.
Her alanda provakasyon icin cabalayan embesiller vardır anlasılıyorki seninde ekmegin birkac serserinin sustalısından, doner bıcagından, kahve koselerinde yazılmıs kufurlerinden geciyor.
o ekmekle kendin dısında birilerinin karnını doyuruyorsan ben asıl onlara acırım.
bir cafede bulunduğum sırada, takvim gazetesi, cafede bulunan tek gazete olduğundan ve gazeteyi hep spor sayfasından açtığımdan, okumak zorunda kaldığım köşe yazarı.
not: bu entry, subjektif bir entry değildir, sadece ' onu okuyan da eziktir ' şeklinde bir ifadeye karşı yazılmıştır, ilgililerin dikkatine.
en hasından tanım: takvim gazetesinden soğutan, ismini vermek istemediği * yazılara imza atıp kulüpler arasındaki sevgi ve saygı bağlarını zedeleyen köşe yazarı.
fenerbahçe'ye hayrı değil zararı dokunan adamdır.aklı başında fenerbahçelilerin,ki ezici
çoğunlukta olduklarından şüphe duymayı gerektirecek hiç bir veriye sahip değiliz,zırvalarından rahatsızlık duyduklarına emin olduğum bir budala.kabahat bu zavallı da değil ona o köşeyi tahsis edenlerde.
allah beğenip yaratmış ama, o mel bakışlardan ne mal olduğu zaten belli.
bu yaşına kadar bir halt olamamış ama olmak için can tanrıyar'ın yolunu izlemeyi uygun görmüş kişi.
can tanrıyar'ı hatırlayanlar bilirler. televolenin ilk çıktığı zamanlarda fener başkanlarının yanından ayrılmayan, yalakalığın ve seviyesizliğin dibine vuran bir arkadaştı kendisi. diğer tüm takımlara zekası ölçüsünde laf sokmaya çalışıp başkanları yanında prim yapmaya çalışırdı.
gün geldi devran döndü, can tanrıyarshow tv'de önemli bir göreve atandı. bir kaç sene öncesinin şaklabanı, kravatlı beyedendi oldu başımıza.
bu arkadaş da bu yolu benimsemiş görünüyor. yalakalık yapıp, diğer takımlara yarım beyin içi çeyrek zeka ile saldırarak büyük bir ulusal kanalda payını alabileceğini düşünüyor. bir de petek dinçöz muadili bir hatun bulursa değmeyin keyfine.
bu da böyle işte deyip geçilesi insan. böyle var olmaya çalışıyor..
benim takıldığım konu, türkiye'de onca donanımlı iletişim fakültesi mezunu genç işsizlikten kıvranırken böyle adamların köşeleri işgal ediyor oluşu, bu yaptığından para kazanıyor oluşu.
kendisi bir yazısında bjk tv yayın akışını, beşiktaşlıların fb tv için yazdığına karşılık bjk tv'ye göre uyarlarmış. yalnız birşey dikkatimi çekti;
söz konusu yayın akışında bütün saatler kalın harflerle yazılmışken, bir tanesi kalın yazılmamış. bu yaptığı kendisinin bazı şeylerin farkında olduğunu gösteriyor.
birincisi bahsettiği tür korku değil, beşiktaş için komedidir. fenerbahçe için ise dramdır. öncelikle bunu öğrenmesi lazım..
ikincisi acaba fenerbahçe'nin ne zaman kupada çıkıp, beşiktaş'ı yendiğini kendisi görmüş?
bunları da bir yazısında anlatırsa seviniriz. selam olsun..