insana dair her kavram gibi "merhamet" kavramı da şaibeli. merhamet, acı duygusunu bilen, hisseden insana aittir. empati gücü ne kadar yoğunsa bir insanın, merhameti de o kadar güçlü olur. bir başka varlığın acı çekmesine katlanamaz bu insanlar. insanın ruhunda serbest bıraktığı iyilik olgusunun bir parçasıdır. henüz taşlaşmamıştır merhamet duygusu sahibi insan.
merhamet ne acımadır, ne sevgidir, nede başka bir duygudur. merhamet bütün duyguların az çok bulunduğu bir harmandır. yani merhamet aşktır, merhamet acıdır, merhamet sevgidir. kısaca merhamet merhamettir. merhamet en asil duygudur.
olmazsa olmazdır da, unuttuğumuzdur aynı zamanda... divan şiirlerinde rastladığımız bir kelimeden ibaret kalmış en sevgiliden de beklenen en sevilene de duyulan his... sevmekten de ulu şeydir merhamet, ben ile yaşamamaktır... merhamet yeniden gelirse meydana ne aç Ne dram kalır meydanda
Ne kahreden zulüm...
değil mi ki sünnileri katleden şah ismail'i yenen yavuz sultan hiç bir kızılbaşı öldürmedi keyfice, buna merhamet denmez de ne denir, kardeşin kardeşi katli hak olmuş, merhamet semadan silinmiş... üzerine methiyeler düzülesi merhamet şiirlere has bir kelam olmuş... ne yazık bize iliklerimizde merhamet duygusunu hissedemeden yaşıyor olmuşuz...
her insanda olması gereken bir duygu ve bu duyguyu allah ın bahşettiğini düşünüyorum. haketmeyen insanlardan geri alınıyor sanki. merhamet insanın içindeki allah korkusudur birazda. (bkz: anne merhameti) her insan anne olamıyor mesela.
"Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğumuzu zannetmektir. Ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur." *
Acımasız olmak yeryüzünün en meşakkatli işi. Kendine bile acımayan insan, bizzat acı kesilir. Dokunamazsınız. Soluğunun keskin buzu sanmayın ki sadece sizin kalbinizi deler. Kendi kalbini de delik deşik eder.