icinde pervane gibi bir sey tarafindan camasirlari kahpe gibi bir oraya bir oraya atan bir mekanazmasi bulunan ve camasirlari agzi acik yikayabilen camasir makinesi. kapagi usttedir. ama adini ustunde camasirlari sikip** yarayan iki olum merdanesinden alir. hatta hatirlayanlar bilir, tom da gotu boklu jerry'yi yakaliycam diye yanlislikla bunun arasina girip yamyassi olur.
şaşılacak kadar yavaş çalışmasına rağmen, sabırsızlıktan olacak insanların elini kolu kaptırdığı yıllar sonra, eşyalı öğrenci evinde karşımıza çıkan çamaşırcı güzeli
merdanesi için emniyet kolu vardır tıkladınızmı açılır merdaneler o yüzden eli kaptı şöyle oldu böyle oldu hikayedir.bunların su boşaltma mekanizması 8-10 yıl sonra bozulur o zaman maşrapa ile manuel boşaltılırdı sular.fekat bendeniz pek akıllı olduğumdan * kısa bir hortumu musluğa takıp makinenin kazanına bir miktar su doldurarak * içindeki havayı boşaltmış ve musluktan hortumun içine hava kaçmasını engelleyecek şekilde çıkarıp su giderine aktararak suyu çok kısa sürede boşaltmışımdır.ha babam gene ulan tembel herif diye maşrapa yöntemini tarafıma zorla dikte etmiş ben çaktırmadan aynı yöntemde ısrar etmişimdir.bu arada en son damlaya kadar alabilmek için hortumu kazanın su süzgeçinin içine soktuğumdan içindeki pisliklerde vakum etkisi ile boşalmış yaklaşık 6 ay sonra kendiliğinden çalışmaya başlamıştır.
küçükken merdanelerin arasına neden bilmiyorum başparmağımı soktuğum annemin son anda yetişip tersine çalıştırıp kötü emellerinden kurtulduğum alettir.sonuçta parmak üzerinde biraz iz kalmıştır.
eskiden merdaneliydi çamaşır makineleri. nasıl çalışır, nasıl kullanılırdı bilemem ama muhakkak her pazarımızın içine ederdi. hani yaz mevsimi neyse ama kışın zaten sobalı evde doluşmuşuz tek odaya. tv de zaten hikmet abi işkence ediyor, bir de anne başlardı çamaşır yıkamaya. dan dan dan dan dan dan dan
bizim makine bazen kendi kendine çalışırdı,
biz çalıştırdığımızda çalışmazdı,
direk sıkma evresine geçerdi bazen,
bazen az kalsın elimizi kaptırırdık merdanesine.
öyle anılarımız var işte.
allahın cezası makine dört yaşındayken parmaklarımı kapmıştı. gerçi makinenin ne suçu varsa asıl benim parmaklarımın orada ne işi vardı onu anımsayamadım şimdi.
öncelikle tüm ev mis gibi çamaşır deterjanı kokardı. merdanesinin sağa-sola dönmesinin verdiği ritim ve görüntü eşliğinde dans ederdim.
en sevdiğim anı sıkma işlemiydi. annemin ön taraftan çamaşırları merdaneye verip, arka kısımdan eciş bücüş olmuş çamaşırları leğene düşerken izlemesi beni çok eğlendirirdi. suyu boşalma anında hortumundan gelen lastik kokusu ve annemin bağırtılarıyla beraber banyoda köpüklerle oynamak ayrı bir zevkti.
ekseriyet hafta sonları çalıştırıldığına şahit olduğumuz, çıkardığı ses bakımından alman panzerleri ile rekabet edebilecek düzeyde gürültülü makinelerdir.
yakın zamana kadar daha geniş kitleye ulaşma derdinde olan deterjan firmaları tarafından tv. reklamlarında kullanıldığı görülmüştür.
gelmiş geçmiş en duygusal makinedir.
sanki içinde kalp vardı gibi.
sanki canlıydı. sanki evimizde bir bireydi.
belki yüklediğimiz anlamlar, hatırladığımız anılar vardı her bir yarı dönüşünde...
harmanlardı anılarımızı kirlenmiş elbiselerimizle...
candı be merdaneli çamaşır makinesi...
ablamın sayesinde merdanesine kolumu kaptırmışlığımın bulunduğu canavar alettir. bırakmıyordu da namussuz kol mosmor ben zaten küçüğüm ben komple mosmor annem delirmiş vaziyette bir beni dövüyor kurtaracağı yerde bir ablamı kovalıyor yakalayıp dövmek için..
bu ilginç anı haricinde acayip bir aletti ama lan. çamaşırı yıkıyorsun sonra merdaneye veriyorsun hooop suyunu sıkıyor asıyorsun hemen anında kuruyor mis.