sesi kalın kadınlardan hep ürkmeme rağmen benim bile sevesimin geldiği, çok başarılı diziler ve diğer sanatsal faaliyletleri ile göz ardı edilemeyecek büyük sanatçı kişilik.
hastaligi yeditepe istanbulu tekrar izledigim su gunlerde ruh halimi bombok etmistir. ben ki bu canim kadin dizide kalp krizi geciriginde bile "al gitti havva ana" diye dovunup aglamis biriyim. simdi hastaligini duymak insani beter ediyor. umarim sagligina tez vakitte kavusur.
muhteşem yüzyıl'ın bazı bölümlerini "itü"nün davutpaşa kışlasında çektiklerini söyleyen senarist. aman hata yaptı konularına falan girmeyeceğim, bırakın ses etmeyin davutpaşa itü'nün olsun emin olun hiçbir yıldız'lı üzülmeyecektir...
yeditepe istanbul ikinci bahar asmalı konak gibi şahane işlere imza atan muhteşem yüzyıl'da ise geri kafalı andavalların tepkisine maruz kalan güzel insan. . ulan sanki kanuni allahmış gibi toz kondurmamalar oturup aynı masada yemek yemiş gibi kollayıp hayıııır o yapmaz diye haykıran salakları gördükçe çok gülüyorum aptallığınızı bu kadar belli etmeyin lan nolur!
senaristligini yaptıgı her dizide bir şekilde kendi de rol alan kadın. evet guzel şeyler yazıyor amaMuhteşem yüzyıl a kendini cariye olarak sokarsa artık yanlış anlıcam.
Muhteşem yüzyıl dizisinin senaristi olan, muhteşem kadın.
bugüne kadar içinde olduğu projelerin neredeyse hepsi tuttu.
Yeni dizisiyle de, olay yaratacağını düşündüğüm kişidir.
hrant dink adına düzenlenen 19 yazısını seslendirme projesi tililili de görev almış şahıs. hrant ın Kilitli Vicdanlara başlıklı yazısını seslendirmiştir.
şarkı sözü yazarıdır aynı zamanda. yine mi çiçek, adı bende saklı, şimal yıldızı, adı menekşe, helal ettim hakkımı, kalaşnikof, yaktılar halimimi, masum değiliz gibi şarkılarda kendisini ismen tanıyıp, sonrasında ekranlarda görmeye başladık.
vakti zamanında çıkan hayvan dergisinde olağanüstü bir yazıya imza atmış kişidir.
"Bir gün evi düzenlerken fark ettim. Bir de baktım ki, benden çok Yaman'ın eşyaları var... Küçük küçük poşetlerle sızmıştı. Aşk bir sızma halidir...
Yaman o kadar temiz bir adamdı ki ona kızamazdınız. Bir o kadar da yiğitti. Ben derdim ki; bu adam ne zaman yorulacak! Meğer acelesi varmış... Herşeyi o kadar yoğun, hızlı ve coşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ki büyüleyici bir şeydi bu. Ben köşeleri çok olan bir insandım. Yaman beni eğitti... Aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden 'biz' olabilme halidir...
insan egosu denetlenmesi en güç şeydir. Bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz... Biz birbirimize karşı çok saygılıydık... Eee bazen de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik... Döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi... Aşk bazen de bir kıyamama halidir...
Şunu çok açık yüreklilikle söyleyebilirim, o benden daha iyi bir insandı...O kadar bebek, o kadar adam, o kadar temiz, onun kadar beklentisiz, onun kadar temiz yaşamayı öğrenmeye çalıştım. Buradan bir öğretmen öğrenci ilişkisi anlaşılmasın... O, o kadar ahlaklı ve temizdi ki, yaşam biçimi ve duruşu karşısında başka türlü olamazdınız. Onun yanında kirli kalamazdınız. Böyle bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana... Bu ateşle yanma hali o kadar derinden, için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın... Yamanla her günümüz sevgililer günüydü... Eşine bu kadar çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır... Biz birçok defa sabah uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabah erken boğazı turlardık. Bugün eksik olan ne? Bu topraklarda eksik aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır... Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıklardaki tutku kutsanır hep... Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre sahibiz biz..