ben bir dilenciyim. beni anlamanızı dileniyorum, yalvarıyorum en acınası ses tonumla. bazen birkaçınız birkaç kuruş dinliyor dediklerimi ve ışığı söndürüp çıkıyor odadan. oturup bekliyorum karanlıkta. sesler duyuyorum. başka dilenen insanları duyuyorum. kaçıyorum onlardan. verecek bir şeyim olmadığının farkındayım. ne kadar uğraşsa da anlamayacağımı biliyorum. ayaklarım üşüyor benim. sesim kısık, yazdıklarımı fısıldıyorum. bunu okuyana da dinleyene de acıyorum. bunu bana sen yazdırıyorsun, sensizlik yazdırıyor. nolursun duy artık. sana sinirli değilim sadece kırgınım. beni mahkum ediyorsun buna sırf mutlu olalım diye. canım çok acıyor ama. anlatamıyorum ben derdimi. sen anla bari. sen bul çamura saplanan güneşimi. sen doğur beni denizlerde her sabaha. ama yüreğimi batırma artık. sayfalar kısa benim anlatabileceğimden. ömür yaşayabileceğimden ve günler düzelebileceğimden kısa.
iyileştiğimi hissediyordum göğsümde 1000 volt elektriği duyarken. kendime değil normale dönüyordum. normal olan ben değildim. garip olan her şeydi. sessiz olan bendim. gürültülü olan yine her şeydi. ben bendim ama hiçbir şey kendinde değildi. o an anladım. her şeyin büyük bir yalanın ufak birer parçaları olduğunu. ve hiçbiri bütün bir yalan olamadığı için hepsi doğruydu.her parça diğer tüm parçalarla birleşiyordu. ben yalandan gülümsediğim için senin yalandan için rahatlıyor ve rahatça uyuyup rahatça işini yapıyor ve sen de yalandan gülümsediğin için diğeri rahatlıyordu. ister inan ister inanma ama ikimizde bu yalanın birer parçasıyız. ne kadar büyük bir parça olacağı kişiye kalmış. bunu sadece göğsünde atan yalanı duyman ve beni anlaman için yazıyorum.
bazen gaza geliyorum. sanki 1 damla daha salgılansa adrenalin bitermiş gibi hayatım. sanki damarlarımdaki 1 damla eksik olan bir şey yaşamamı sağlıyormuş gibi.
insanlardan ayrı kalmak mantıklı bence. hepsinden ama. bazen senden bile. yorulmak yaşlandırıyor insanı ve beni insanlar yoruyor. mecburiyetler umrumda değil. zorundalıklar, sorumluluklar önemsiz. bir sen önemlisin. ama bir tek buna inandıramıyorum seni. insanlar gerçekten yorucu. kendi yüzünü görmekten korktuğu için evine ayna almayan insanlar var, ve ben bu insanların yüzüne bakıyorum hergün. bende korkuyorum artık kendi yüzümden. bende bu kadar korkuncum ve bende bu kadar yalnızım, her sokak lambası gibi. her sokak lambası yalnızdır. akşam olur ve sadece kendi dibini aydınlatır mumlara inat. belki de bencildirler insanlar gibi. ve yine insanlar gibi başları önlerine eğik beklerler bütün gün. birilerine boyun eğerler ve akşam olunca hepsi yalnızdır. benim babam ampulü kırık bir sokak lambası. artık kimse için yolları aydınlatmıyor. elimden gelse bir bir söndürürüm sokak lambalarını. en azından kimse kimseyi görmezse biraz olsun başlarını kaldırır birileri. birileri gökyüzüne bakar ve yıldızların güzelliğini. aralarında binlerce kilometre olsada nasılda yan yana durduklarını. ve anlardı birileri uzakken de yan yana olunabileceğini.